Dijital Biz Dergisi | Özel Röportaj

 

Mehmet KOÇ

Girişimci İşadamları Vakfı (GİV)

Başkan

Mayıs 2021

 

Girişimci Doğulmaz, Girişimci Olunur

 

Türkiye’nin sahip olduğu genç nüfus girişimcilik açısından büyük avantaj. Genç girişimcilerin ise en az sermaye ile, daha çok teknik bilgi ile faaliyet gösterebilecekleri en önemli alan bilişim alandır. Son yıllarda başarılı olmuş ve milyar dolar değerine ulaşmış Türk girişimcilere bakarsanız, bu başarının temelinin bilişim sektörü olduğunu görürsünüz.

 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi, Elektronik Haberleşme Mühendisi 1994 mezunuyum.

Mezuniyetten sonra bir yıl İSKİ’de Bilgi İşlem Mühendisi olarak çalıştım. Görevden istifa edip ilk şirketimi 1996 yılında bilgisayar firması olarak 3 arkadaşla ortak olarak kurduk. Daha sonra farklı sektörlerde (lojistik, denizcilik, yazılım, teknoloji, oyun, tarım, sanayi…) çok sayıda firma kurdum ve yönettim. Bugüne kadar 50’den fazla firma kurdum. Güncel olarak Negmar Denizcilik Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyorum. Doğrudan yönettiğim ya da yatırım yaptığım şirketlerde toplam 1.000’den fazla arkadaşla beraber çalışıyoruz. En son bir yıl kadar önce aronya meyvesi üretecek bir firmaya yatırım yaptım. Şimdilerde ise bilgisayar ve mobil oyun firması Jollfy’a yatırım yapıyorum.

Başta Negmar Denizcilik Yatırım A.Ş. olmak üzere pek çok şirkette Yönetim Kurulu Başkanlığı ya da Yönetim Kurulu üyeliği yapıyorum.

Girişimci İş Adamları Vakfı (GİV) (www.giv.org.tr) başkanlığı görevinde bulunuyorum. Ülkemizde girişimciliğin geliştirilmesinin çok önemli olduğuna, bugün uğraşmakta olduğumuz pek çok makro ve mikro problemin çözümünün girişimcilik olabileceğine inanıyorum.  Vakıf olarak günümüze kadar binlerce girişimci adayının iş hayatına başlamasına hem eğitim olarak hem de mentör olarak yardımcı olduk.

İşsizliğin azaltılmasında, cari açığın kapatılmasında, yerinde istihdamın oluşmasında, göçün önlenmesinde ve daha pek çok alanda girişimciliğin geliştirilmesinin kritik olduğunu düşünüyorum. Dünya’da da örneklerini gördüğümüz gibi, yeni bir alandan çıkan bir girişimci, bir anda bir ülkenin gidişatını değiştirebilir. Şu anda Türkiye’de yeni mezun üniversite öğrencilerinden girişimci olmak isteyenlerin oranı %3-5 arasında. Bu oranı iki katına çıkartabilirsek, bundan on yıl sonra muhtemelen işsizliği ve diğer pek çok problemi kökünden çözmüş oluruz. GİV’e gelip eğitim alan girişimciler arasında şirket kurma oranı %20’ler mertebesinde. Biz bir girişimci adayının, ülkemizin en önemli varlıklarından birisi olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini, bu enerjinin boşa gitmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu günlerde Konya’da Cumhurbaşkanlığı Himayelerinde hazırlandığımız Türkiye Girişimci Buluşması ve Zirvesi (www.turkiyegirisimcibulusmasi.com) programına emek veriyoruz. Aynı zamanda geleneksel hale gelen ve 8. düzenlenen Girişimcilik Ödülleri (www.girisimcilikodulleri.com) programımızı da yine himaye çerçevesinde gerçekleştireceğiz. Ancak pandemi şartlarından dolayı Mayıs sonu gibi organize ettiğimiz program muhtemelen Eylül-Ekim aylarına kayacak. O zaman kadar pandeminin de toparlanmasını bekliyoruz.

Ayrıca GIV bünyesinde TurGO (Türkiye Girişim Okulu) adı altında Teknopark olarak yeni kurulacak startup firmalara kuluçka merkezi olarak hizmet verecek bir çalışmamız var. Her türlü projesi olan arkadaşlar projelerini TurGO’ya ulaştırarak hem yatırım hem network hem de mentör desteği alabilirler. Amacımız kısa zaman içinde bir risk sermayesi yatırım fonu da kurmak.

Şirketiniz, sektörünüz ve faaliyet alanlarınız ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Negmar Denizcilik bir yatırım grubu. Daha önce Gübretaş ve Suudi Arabistan kökenli Nesma grubu ile ortak iken, 2018 yılında ayrıldık. Negmar bugün itibariyle daha çok lojistik, yolcu taşımacılığı, yazılım, mobil oyun ve teknoloji alanlarında faaliyet gösteriyor.

Denizde yolcu ve araç taşımacılığında kapasite ve pazar payı olarak Marmara’da ikinci sıradayız. Kara lojistiğinde Etis Lojistik A.Ş. olarak yıllık 2,5 milyon ton dökme yük taşıyoruz. İstanbul merkez olmak üzere İzmit, Samsun, Bursa, İzmir, İskenderun ve Tekirdağ’da şubelerimiz mevcut. Özellikle liman elleçleme ve torbalama konusunda iyi bir altyapımız var. Etis Lojistik her yönüyle sektöründe öncü kuruluşların başında geliyor.

Türkiye’nin Marmara Denizinde limandan limana Deniz Yoluyla Tren vagonları taşıyabilen tek firmayız. Geçen yıllarda Marmaray açılmadan önce Derinde-Tekirdağ arasında bütün trenlerin geçişi tarafımızdan sağlanıyordu. Yakın zamanda açılması planlana Bandırma-Tekirdağ tren feribot hattının işletmesini yapmaya hazırlanıyoruz. Gemimiz Tekirdağ limanında personeli ile beraber hazır bekliyor.

Dijital Dönüşüm konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye dijital dönüşümde hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Dijital dönüşüm hepimizin hayatını, dünyayı etkiliyor. Bütün sektörlerde bu dönüşüme uyum sağlayanlar varlıklarını devam ettirirken, dijital dönüşüme ayak uyduramayanlar yok olmaya mahkûm oluyorlar.

Bizim grup olarak işlerimizin hemen hemen hepsinin bir teknoloji ayağı var. Özellikle yazılım ve internet/mobil konusunda kendimizi güncel tutabilmek için gerekli bütün yatırımları yapıyoruz. Pandemi ilk başladığında ofislerimizi hemen kapatıp evden çalışmaya geçebildik, çünkü dijital altyapımız buna müsait. Bütün çalışmalarını evden yapmaya başlayan ilk firmalardan biriyiz.

Ülkemiz özellikle e-devlet uygulamalarında iyi durumda. Pek çok alanda Avrupa ülkelerinin çok önündeyiz, ama Singapur da bizden önde. Şu anda bir vatandaşımız pek çok işlemini e-devlet üzerinden yapıp takip edebiliyor. Yakın gelecekte bu daha da gelişecek, sadece vatandaşlık işlemleri değil pek çok iş hayatı uygulaması da dijital olarak takip edilip onaylanabilecek. Devlet kurumları arasındaki yazışmalar da tamamen dijital olacak. Böylece bir işlem için, farklı kurumlarda aylarca beklemeye gerek kalmayacak.

Sizce Dünyayı değiştirecek teknolojiler nelerdir?

Dünyamız çok hızlı değişiyor. Sektörlere göre de değişikliğe sebep olacak teknolojiler farklılık arz ediyor. Savunma sanayinde dronlar, sağlıkta yeni ve önleyici aşılar ve gen yapısının daha anne karnında incelenmesi, uzay teknolojisinde mini uydular, ulaşımda uçan araçlar ve ses hızında uçaklar, tarımda topraksız tarım ve bağışıklık sistemini destekleyen süper meyvelerin üretilmesi, eğitimde uzaktan online ve videolu eğitim, mali dünyada kripto paralar ve mobil ödeme araçları, enerjide hidrojen bazlı temiz yakıtlar, bilgisayar dünyasında kuantum bilgisayarlar ve büyük veri analizi gibi hemen hemen her sektörde mevcut oyunu değiştirecek gelişmeler mevcut.

Dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün geleceği hakkında öngörüleriniz nelerdir?

Dünya’da bilişim sektörü ve genel manada teknoloji giderek konsolide oluyor ve daha büyük daha monopol yapılar oluşuyor. Türkiye özellikle yazılım alanında çok ciddi mesafe alabilir. Devletimiz şimdilerde yazılıma gereken önemi veriyor. Cumhurbaşkanlığı’nda Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı kuruluyor. Devlet kurumlarının ve özel sektörün yerli yazılım kullanmaya, kendi sektörlerinde ihtiyaç duydukları yazılımları yerli olarak yaptırtıp dünyaya satmaya çalışmaları gerekiyor. Yeterli sayıda yetişmiş kalifiye insan gücümüz mevcut ve dünya standartlarında yazılımlar üretiliyor. Biz kendi grubumuz içerisinde hem lojistikte hem de denizde yolcu taşımacılığında kendi ihtiyacımız olan yazılımları yerli olarak yazdırdık ve şimdi standartlaştırarak bütün dünyaya satmaya çalışıyoruz.

Bilişim sektöründe ihracatın önündeki en büyük engel, yazılımların sürdürülebilir ve standart olmamasından kaynaklanıyor. Türkiye’de üretilen yazılımların kodlama kalitesinin son derece yeterli olduğunu düşünüyorum.

Yerli ve Milli Teknolojiler konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Yerli ve Milli Teknolojilerde hangi aşamada, kullanımının artırılmasının sağlayacağı faydalar nelerdir?

Türkiye her alanda yerli ve milli teknoloji geliştirmeye çalışıyor. Son 10 yılda başta savunma sanayi İHA/SİHA’lar olmak üzere, sağlıkta, endüstride, CNC ve makine üretiminde, e-ticarette ve daha pek çok alanda iyi sonuçlar alındığını düşünüyorum. Ülkemiz bütün sektörlerde kritik teknolojileri belirlemeli ve bu teknolojileri elde edebilmek için gerekli desteği vermelidir diye düşünüyorum. Çağımızda kendi teknolojisi olmayan, her konuda dışa bağımlı olan ülkelerin başarılı olma şansı yoktur. Türkiye çok kutuplu yeni dünya düzeninde kutuplardan biri olmaya çalışmaktadır. Bunu ancak ve ancak kendi kritik teknolojilerimiz, savaş uçaklarımız, uçak gemilerimiz, dron filolarımız, kritik güvenlik ve silah teknolojilerimiz ve her alanda dünyadan daha ileride olarak başarabiliriz. Türkiye’nin İHA’larda yakaladığı başarıyı, diğer pek çok alanda da elde etme imkânı yetişmiş personeli vardır. Sadece organize edip harekete geçirmek gerekir.

Türkiye’de bilişim alanındaki girişimcilik ile ilgili görüşleriniz nelerdir?

Türkiye’nin sahip olduğu genç nüfus girişimcilik açısından büyük avantaj. Genç girişimcilerin ise en az sermaye ile, daha çok teknik bilgi ile faaliyet gösterebilecekleri en önemli alan bilişim alandır. Bir bilgisayar ve bilmek durumunda oldukları birkaç farklı yazılım dili ile çok ciddi projeler yapabilirler. Son yıllarda başarılı olmuş ve milyar dolar değerine ulaşmış Türk girişimcilere bakarsanız, bu başarının temelinin bilişim sektörü olduğunu görürsünüz. Girişimciler internet çağı deyince hemen bir e-ticaret sitesi yapayım, oradan ürün ve hizmet satayım moduna giriyorlar. Bilişim sadece web üzerinden e-ticaret değildir, asıl bilişim, teknoloji bileşenlerini ve farklı düşünceleri bir araya getirerek bu dönemde öne çıkan ihtiyaçlara çözüm üretmektir. Gençlerin bilişim sektörü için yazılım dilleri öğrenmek kadar, çözüm üretebilecekleri sektörlerin detaylarını bilmeleri de önemlidir. İnternetin her türlü bilgiyi cömertçe sunduğu bu dönemde, herhangi bir sektörün detaylarını öğrenmek hiç olmadığı kadar kolay hale gelmiştir.

Sizce bilişim alanında faaliyet gösteren ve teknoloji üreten şirketlere insan kaynağı açısından ne tür destekler sağlanabilir?

Türkiye’de her sektörde yetişmiş insan gücü problemi vardır. Bir tarafta yüzbinlerce genç işsiz iken, bir tarafta aranan kalifiye elemanın bulunamaması tamamen eğitim sistemimizin planlama hatasından kaynaklanıyor. Başta bilişim sektörü olmak üzere, bütün nitelikli alanlarda insan kaynakları eksikliği mevcut. Yazılım mühendisleri daha çok yurt dışına gitmeyi, ya da gelişmiş ülkelere burada uzaktan çalışmayı tercih ediyorlar. Her şirketin kendi personel ihtiyacını liseden başlayarak eğitmesi gerektiğini düşünüyorum. Ya da özellikle Pakistan, Endonezya ve Mısır gibi ülkelerden Yeşil Kart ile eleman getirilmesini sağlamak gerekir. Bir milyon yazılımcı yetiştirme projesi hayata geçirilebilirse, bilişim şirketlerinin artan personel ihtiyacı çözülebilir.

Endüstri 4.0 konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Endüstri 4.0’da hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Düşük insan maliyetiyle yüksek üretim miktarlarını yakalayan ülkelere karşılık, batılı ülkeler otomasyonla maliyetleri azaltarak, esneklik, çeviklik, hız ve kalite ile bu yarışta öne geçebilmek için Endüstri 4.0 ile yola çıkarak hamle yapmaya başlamışlardır. Ülkemize, E4.0 ile verimlilik ve rekabeti yakalayabilmek için, öncelikle ülkemizin eksiklerini arasında yer alan nesnelerin internetinin daha etkin yer aldığı iş süreçleri desteklenmeli ve kurulmaları sağlanmalıdır.

TÜBİTAK 2016 yılında, Yeni Sanayi Devrimi, Akıllı Üretim Sistemleri Teknoloji Yol Haritası çalışmasında kritik sanayiiler belirlenmiş, geçilmesi gereken teknolojik hedefler belirtilmiştir. Bu kapsamda, en çok katma değer sağlayacağı değerlendirilen teknolojiler endüstri 4.0 alanları olarak “otomasyon ve kontrol sistemleri”, “ileri robotik sistemler”, “eklemeli imalat” alanları tespit edilmiştir. Ülkemizde bu alanlara yönelik destekler ve endüstrinin rekabet ihtiyaçları doğrultusunda, başta otomotiv sistemleri ve beyaz eşya üretimi gibi alanlarda endüstri 4.0 ile tanımlanabilecek süreçler yer almaya başlamıştır.

Şirketlerimizde, endüstriyel üretim yer almamakla birlikte, hizmet sektörü gibi alanlarda faaliyetlerimiz bulunmaktadır. Liman işletmelerimizde araç tanıma, bu verilerin finans ve müşteri veritabanlarımızla entegrasyonu gibi otomasyonlarımız bulunmaktadır.

Nesnelerin İnterneti konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Nesnelerin İnternetinde hangi aşamada? 

Nesnelerin İnterneti ile artık, çevremizdeki çok daha fazla olayı kontrol ve takip edebilme yeteneği kazanıyoruz. Bu sistemler ile, klasik manada bilgisayarların interneti alanından çıkıp, farklı iletişim kanalları üzerinden, ev aletlerinin, araçların, endüstriyel cihazların, askeri teçhizatların, insanların hatta diğer canlıların, veri kaynağı olarak kullanılabildiği ve pek çok durumda kontrol de edilebildiği bir ortamdan bahsedebiliyoruz.

Birebir elde edilebilen büyük miktarda ve net veri ile günümüzde, son derece detaylı analizler yapılabilir olmuştur. Müşterilerini mobil cihazlarla inceleyen ve verimliğini arttıran yeni satış algoritmaları geliştirmek, araç plakalarına yerleştirilen çiplerle trafik kontrolünü dinamik olarak yürütmek artık kolaylıkla ulaşılabilir projeler olmaktadır.

Ülkemizde, IOT (Internet Of Things) konusunda startup projelerden, Arçelik, Vestel gibi daha kurumsal firmalara her alanda yeni projeler görmekteyiz. Devletimizin bu konuda verdiği Ar-Ge destekleri, özellikle inovatif fikirlerin hızla oluşmasını sağlamıştır.

Toplum 5.0 konusunda görüşleriniz nelerdir?

Toplum 5.0; dijitalleşirken, yapay zekâ, nesnelerin interneti gibi kavramlarla daha da iç içe geçen sosyal hayatımızın yeni bir tanımıdır. “Süper akıllı toplum” hedefinde olan bu değişim, sanayi toplumundan, bilgi toplumuna dönüşümüzün bir sonraki aşamasını tanımlıyor. İnsanın hizmetlere talep ederek erişebilmesi temelinde olan mevcut bilgi toplumunun ötesinde; sensörlerden, etrafımızdaki cihazlardan toplanan büyük verinin, yapay zekalar ile analiz edilip, bize hazır halde ihtiyaçlarımızın hizmet olarak sunulacağı, teknolojinin insanın önünden gideceği bir toplum tanımlanmaktadır. Odağında insan olan bu yaklaşımla, sağlık ve refah seviyelerinin artması, yeni finansal ve üretim, tedarik yapılarının oluşması beklenmektedir (sigara içenlere önceden kanser önleyici tedavilerin sunulması, akıllı belediyeler, uzaktan öğrenme, akıllı tarım politikaları geliştirilmesi gibi örnekler verilebilir).

Yapay Zekâ konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Yapay Zekada hangi aşamada?

Yapay zekâ denildiğinde ilk akla gelen otonom arabalar. Oysa bununla sınırlı kalmayan yapay zekâ uygulamaları etrafımızda. Finans, müşteri yönetimi, lojistik, savunma sanayii sistemleri gibi pek çok alanda kullanılmakta. Öğrenen algoritmaların büyük veri ile de beslenmesi sonucunda, çok daha güçlü analiz sistemleri kurulabilmektedir. Müşteri davranışlarının modellenmesi, borsa trendlerinin tespit edilmesi gibi çalışmalar artık hizmet olarak ülkemizde sunulabilen ulaşılabilir teknolojilerin arasında yerini almıştır. Ülkemizde yapay zekâ uygulamalarının en güzel örneği, IHA/SİHA sistemlerimizde sürü uçuş metotlarının geliştirilmesi gösterilebilir.

Blockchain konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Blockchain’de hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Kripto paraların temelini oluşturan blockchain algoritması, merkezi olmayan bir veri depolama sistemine benzetilebilir. Blockchain’e dahil olan yüzbinlerce uç, veri yığınının bir kopyasını alarak, kriptografik güvenlik mekanizmaları ile bu verinin saklanmasını, güncellenmesi ve herkese açık olmasını sağlamaktadırlar. Sadece kripto para sistemlerinde kullanımla kısıtlı olmasına rağmen, değişik verilerin saklanmasında da değerlendirilebilir. Örneğin, bazı kamu bilgilerinin, tapu verileri gibi, dağıtık yapıda saklanması mümkün olabilir. Merkezi veritabanları yerine, kamu ya da firmalar benzer verilerini, bu dağıtık yapılarda saklayabilir. Ülkemizde bu konuda araştırma çalışmaları TÜBİTAK bünyesinde yapılmaktadır. Ancak ürünleşmiş somut bir sistemi firmalarımızda kullanmış değiliz.

Kripto Paralar konusunda görüşleriniz nelerdir? 

Kripto paraların; dijital bir varlık olarak, güvenli ve blockchain içerisinde merkeziyetsiz bir şekilde dağıtık yapıda var olduğunu, geçmiş 10 yıl içerisinde görmüş bulunmaktayız. Ancak dijital bir varlık olmaktan çıkıp, gerçek bir para (currency) olabilmesi için, en büyük adım merkeziyetsizlik özelliğinin kısmen düzenlenmesidir. Altın veya benzeri değerli varlıklar benzeri, kripto paralar da, değer verildikleri sürece bir parasal kabul görmektedirler. Ancak nakit para; hem kendisine değer verilmekle, hem de ardındaki kurumsal yapı sayesinde, güvenirlilik, süreklilik ve denetlenebilirlilik sunmaktadır.

Kripto paraların teorik güvenirliliği kabul edilirse, devlet denetiminde uygun şartlarda altın karşılığı basılan para gibi kullanımı sağlanabilir.

Büyük Veri konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Büyük Veride hangi aşamada?

Klasik eski veribanlarımız, sadece veriyi okuma, yazma ve raporlama üzerine kurulu yapılardı. Ancak artan işlemci güçleri ve veri depolama kapasiteleri ile verinin kendisi dahi bir veri kaynağı olarak kullanılabilecek seviyeye geldi. İnternette bağlı nesneler, mobil cihazlar, sosyal ağlar ve kullanıcı davranışları ile son derece yüksek miktarda veri kaynağı oluşturuldu. Bu büyük miktarda veri üzerinde yapılan analizler, artık basit raporların çok ötesinde, finansal öngörülerden, kişilik analizlerine, olası üretim veya arz tahminlerine kadar pek çok çıktı sağlayabilmektedir.

Büyük veri, kendisi ülkeler için artık ülke güvenliğini ilgilendiren bir konu dahi olabilmektedir. Ülkemizdeki sosyal davranışların analizinde, üretim kapasitelerimizin veya tarımsal faaliyetlerimizin izlenmesinde pek çok kaynaktan elde edilen büyük veri kullanılabilmektedir. Bunların ülke içerisinde kalması artık ulusal güvenlik konusu olmalı ve gerekli önemler alınmalıdır.

Kuantum Bilgisayarlar konusunda görüşleriniz nelerdir?

Bildiğimiz temel 1 ve 0’ların hızlı ancak lineer bir şekilde işlenmesi üzerine kurulu mevcut dijital işlem kabiliyetimizin dışına çıkan kuantum bilgisayar teknolojisi ile bazı yüksek işlemci gücü gerektiren alanlarda devrimsel yenilikler beklenmektedir. Henüz gelişme aşamasında olan bu teknoloji ile özellikle kriptoloji alanında köklü değişiklikler beklenmektedir. Aynı anda binlerce şifreleme anahtarını aynı anda deneyebilen bu bilgisayarlar, siber güvenlik alanında yeni algoritmaların bulunmasına ve dolayısı ile, askeriye, finans, iletişim altyapıları gibi alanlarda pek çok yazılım sisteminin değiştirilmesine sebep olacaklardır.

Siber Güvenlik konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Siber Güvenlikte hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Dijital dönüşüm çağında, erişimin tanımı, birbiriyle bağlı bilgisayarlardan, bağlı cihazlara, bağlı insanlara kadar genişlemiştir. Bu genişleme ile, ağın büyüklüğü, cihaz ve insan sayılarının da ötesinde, içerdiği verinin büyüklüğü ile tanımlanır olmuştur. Bu büyük ağın içerdiği bilgiler; şahıslar, firmalar ve ülkeler için artık büyük bir ehemmiyet arz etmektedir. Telekomünikasyon, enerji, savunma gibi kritik sistemlere ait işletim ağları ve içerdikleri veriler, ulusal güvenlik seviyesinde değerlendirilmesi ve korunması gereken yapılar haline gelmiştir. Nesnelerin interneti siber ağa dahil olan yaşam ve üretim sistemlerimiz, kontrol sistemleriyle dijitalleşen mekanik varlıklarımızın da artık siber güvenlik risklerine maruz kaldıklarının farkındayız. Elektronik olarak kontrol edilen araçlarımız, görüntü ve ses algılayabilen televizyonlar, mobil cihazlarımız ile bu yazılım dünyası içerisinde yer almaktayız. Tüm siber güvenlik önlemlerinin, farkındalık çalışmalarının yanında, olayın en temelinde, bu gibi sistemlerde kullanılan yazılımların, yerlileşmesi, içerdikleri güvenlik mekanizmalarına güvenilirliğin sağlanması adına son derece kritiktir. Yerli yazılım ekosistemimize yapılan her türlü destek ve yatırım bu alanda güvenliğimize de katkı sağlamaktadır.

Günümüzde, özellikle askeri yazılım ve savaş sistemlerinde elde ettiğimiz, yerlilik oranıyla belirli bir seviyede siber özgürlüğümüz sağlanmıştır. Aynı şekilde, sivil toplum alanında, yerli işletim sistemleri, yerli mobil cihazlar ve daha da önemlisi, büyük ölçekli internet hizmetleri verebilecek yerli bulut yazılım oluşumlarına ihtiyacımız bulunmaktadır.

Şirketlerimizde, bilişim hizmetleri, konusunda uzman ekiplerle sağlanmaktadır. Siber güvenliğin ilk halkası olan çalışanlarımız, kurumsal olarak eğitilmektedir. Bunun yanında, bilişim altyapımızda, gerekli güvenlik mekanizmaları, farklı senaryolara cevap verecek şekilde tasarlanmış ve kurulmuştur. Bu kapsamda, şirketlerimizin bünyesinde biriktirdiği her türlü sanal verinin önemiyle paralel olarak, siber güvenlik korunacak varlıkların belirlenmiş, riskleri değerlendirilerek, önleyici faaliyetler devreye alınmıştır ve devam eden bir süreç devreye alınmıştır. 

Deep Web konusunda görüşleriniz nelerdir?

İlk aşamalarında, sınırsız, özgür ve global bir veri iletişim ortamı olarak sunulan İnternet, geldiğimiz noktada artık yeniden tanımlanıyor. Mevcut ağın büyüklüğü ve mobil cihazlar gibi sistemlerle genişleyen kullanıcı profili ile, İnternet artık, ailelerimize, çocuklarımıza daha rahat ulaşmakta. Genel ahlaki değerlerin yanında, kanun dışı içerikler de bu ağda yer almaktadır. İnternetin belirli bir seviye de olsa denetlenmesi gereken bir medya aracı ve veri paylaşım ortamı olarak görülmesiyle birlikte çeşitli denetim sistemleri kurulmaya başlandı. İçeriğe erişim denetlenirken, içerik sağlayıcı da denetlenir oldu. Bu süreçle birlikte, denetimden kaçmaya çalışan içerikler ve bunlara yapılan erişimlerin, kriptoloji gibi çeşitli teknikler ile kendilerini gizlemeye çalıştıklarını görmekteyiz. Deep Web dediğimiz bu sanal ağ, maalesef özgürlük maskesi altında, terör oluşumlarına, kanun dışı verilere, cinsel öğelere ağırlık veren bir yapıya hizmet etmektedir. Deep Web ile ilgili siber güvenlik kapsamında önleyici çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışmaların kişisel erişim özgürlüğünden farklı olduğu, basit bir web sitesine engel getirilmesinden farklı bir düzlemde olduğu, konunun muhataplarına doğru ifade edilmeli ve toplum desteği sağlanmalıdır.

Sosyal Medya konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Sosyal Medyada hangi aşamada?

Sosyal medya herkes için yeni bir hayat tarzı sunuyor ve bütün bilgi alışverişlerini kökten değiştiriyor. Artık insanlar kendilerini sosyal medya hesapları ile ifade ediyorlar. Basın yayın ve bütün medya dünyasının varsayımları değişti. Türkiye genç nüfusu avantajıyla sosyal medyada çok aktif bir ülke. Fakat bu aktivitenin ülkeye bir faydası yok. Ülke olarak sosyal medyada oluşan enerjiden nasıl istifade edebileceğimize kafa yormak gerekiyor. Belki Çin’in yaptığı gibi kendi ülke sosyal medyamızı kurmamız gerekiyor. Gençlerin, yerli sosyal medya konusunda çaba harcamalarını tavsiye ederim. Nasıl yazılımlar yapılabilir, ne gibi farklı ortamlar oluşturulabilir. Bir yerden başlayıp yerli sosyal medya platformlarını geliştirmek gerektiğini düşünüyorum. Sadece reklam ve tanıtım amacıyla değil, bütün işlerimiz için sosyal medya kullanımını düzenleyecek hale getirmek gerekir. Her şirketin, ne iş yaparsa yapsın görünür olmak istiyorsa bir sosyal medya ayağı olması gerekiyor. Şimdilerde şirketler sosyal medya uzmanı istihdam ediyorlar ama yeterli eleman bulmakta güçlük çekiliyor.

Savunma Sanayi ve Savunma Teknolojileri konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Savunma Sanayi ve Savunma Teknolojilerinde hangi aşamada?

Ülkemiz savunma sanayiinde dünyanın sanıyorum 7. Büyük üreticisi durumunda bulunuyor. Denizde, karada ve havada, hatta uzayda atılan adımlar, yakın gelecekte Türkiye’ye hem ciddi askeri üstünlük sağlayacak hem de çok büyük ihracat imkânı sunacaktır. Şu anda insansız hava araçları, helikopterler, füzeler vb. pek çok alanda son derece yeterli, dünyayla rekabet edebilir üretim yapılmaktadır. Yerli tankımız yakın zamanda üretilecek, hazırlıklar tamamlanmak üzeredir. Siber güvenlik konusunda çok iyi bir durumdayız. Yeni dünya düzeninde artık askerlerin yerini robotlar alacağına göre, askeri robot çalışması için de mesafe almak gerekir.

Kodlama Eğitimi ile ilgili görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Kodlama Eğitiminde hangi aşamada? Yeterli midir? Bilişimin gelişimi için eğitim sektörüyle ilgili önerileriniz var mı?

Kodlama eğitimi çok küçük yaşlarda başlanması gereken bir eğitim. İleri yaşlarda öğrenmesi maalesef çok zor oluyor. Türkiye, tıpkı girişimciliği eğitim sisteminde öncelemesi gerektiği gibi, özellikle matematik eğitimi ve kodlama konusunun da üzerinde hassasiyetle durursa yakın gelecekte kalifiye eleman açığını çözmüş olur.