COVID-19 Salgınında İletişim Altyapılarının Kesintisiz ve Esnek Olması

 

  • Ericsson’un web semineri, kritik bir altyapı olarak mobil iletişimin bu dönemdeki önemini vurguluyor.
  • COVID-19 ile birlikte şebekelerdeki veri indirme ve yükleme yoğunluğu ciddi şekilde artış gösterirken, ses ve veri trafiğinin bölgesel dağılımı ise değişti.

 

Ericsson, COVID-19 salgını nedeniyle ortaya çıkan olağanüstü durum sırasında mobil ağ kapasitesi, performans ve data kullanım düzeninin coğrafi anlamdaki değişimi konularında bir web semineri düzenledi.

Konuyla ilgili açıklama yapan Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın şunları söyledi: “İçinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte, operatörlerimiz salgın döneminde artan talepler ile birlikte hizmet kalitesini sürdürmek için büyük bir özveri gösteriyor. Özellikle evden çalışma döneminde yoğun kullanımla birlikte ağ trafiği üzerindeki yük ciddi şekilde arttı. Ericsson olarak altyapı hizmetlerini sağladığımız operatörlerimizle birlikte kriz döneminde kapasite yönetimi ve performans konularında yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bugün düzenlediğimiz web semineriyle, kriz durumundaki kapasitelerini daha iyi yönetebilmeleri için şebekelerin planlanmasından, mevcut varlıkların yönetimine kadarki süreçte, her zaman onların yanında olduğumuzu tekrar belirtmek istedik.”

Mobil ve sabit genişbant, küçükten büyüğe tüm işletmelerin işlerini uzaktan yürütmelerine yardımcı olmak açısından büyük önem taşıyor. Operatörlerimizin sundukları hizmetlerin her zamankinden daha kritik önem taşıdığı krizin başından bu yana ortaya çıkan üç ana eğilim seminerde masaya yatırıldı:

  1. Ses ve veri trafiğinde bölgesel dağılım değişimi: Veri ve ses trafiği şehir içinde başka lokasyonlarda yoğunlaştı ve farklı saatlere kaydı. Veri trafiğinin dağılımı ticari alanlardan konut alanlarına doğru kayarken, kullanımlar ise gün içerisindeki farklı saatlere dağıldı.
  2. Kullanım artışı: Alınan tecrit önlemleri sonucunda evden çalışma ve çevrimiçi eğitim gibi nedenlerden dolayı evlerdeki bağlantılar üzerindeki trafik arttı. Mobil veri kullanımı Türkiye’de yüzde 15-20 civarlarında artarken, dünyada ise %40 civarlarında artış gösterdi. Ses trafiğine baktığımızda ise Türkiye’de yüzde 5-10 civarında, dünyada ise %30 kadar artış gözlemlendi.
  3. Son kullanıcı hareketliliği azaldı: Tecrit önlemleri sebebi ile son kullanıcıların veri tüketimi sabit noktalarda yoğunlaşırken, hareketlilik yüzde 50’ye yakın oranda azaldı. Bu sebeple mobil ağlarda belirli hücrelerde yük artarken, hücreler arası geçiş azaldı.
  4. Yüksek bantgenişliği talebi: Video konferans, oyun ve çevrimiçi yayın hizmetlerinin kullanımında büyük artışlar yaşandı. Bu artış, uygulama sağlayıcıların sunucularında yoğunluk yaşanmasına sebep oldu ve bantgenişliğinin etkilenmemesi için video kalitesinde kısıtlamalara gidildi.
  5. Kullanıcıların veri yükleme miktarları arttı: Kriz döneminde son kullanıcıların sosyal mecralarda içerik paylaşımlarının artması sebebiyle, genel olarak veri indirmenin yanı sıra, veri yüklemede de ciddi artışlar gözlemlendi.

Önümüzdeki dönemde, 5G ile birlikte teknoloji çok daha esnek bir hale gelecek, birçok fonksiyon buluta taşınırken, bu sayede şebeke yoğunlukları ve kapasite ihtiyaçları çok daha verimli bir şekilde yönetilebilecektir. COVID-19 gibi kriz dönemlerinde anlık değişen trafik ihtiyaçları sağlıklı bir şekilde karşılanabilecektir. Uzun vadede 5G, temel dijital altyapıların korunması ve güçlendirilmesini sağlayacak; Yapay Zekâ ve yüksek kapasiteyi beraberinde getirecek; buna benzer kriz dönemlerinde çok önemli bir rol oynayacaktır.

COVID-19 salgını, pek çok yeni iletişim ve iş birliği uygulamalarının da geliştirilmesine yol açtı. Bu yeni ve iyileştirilmiş çözümlerin bazıları hayat kurtarmada önemli bir rol oynuyor, diğerleri ise işletmeleri kurtarmaya, halk sağlığı ve refah hizmetlerini desteklemeye ve krizden sonra normalleşmeyi kolaylaştırmaya yardımcı oluyor. Bu sebeple, orta ve küçük ölçekli şirketlerin dijitalleşmelerine destek olunması büyük önem taşıyor.