Yazar
Sami ALTINKAYA
Ağustos 2019
Akıl Terini Çalıştıranlar Kazanıyor!
Dünya giderek dijitalleşiyor. İş dünyasına baktığımızda; sağlıktan finansa, enerjiden gıdaya tüm sektörlerin iş yapış şekilleri değişiyor. Kurulu sanayi yapıları yeniden tanımlanıyor. Üstelik daha önce var olmayan yepyeni endüstriler doğuyor.
Dünya Ekonomik Forumunun bir çalışması, hayatımıza yeni giren teknolojilerden en çok hangilerinin iş modellerini dönüştürdüğü hakkında ipuçları veriyor. Çalışmaya göre nesnelerin interneti, ileri üretim teknolojileri, üç boyutlu baskı, yeni enerji kaynakları iş yapış biçimlerini çoktan dönüştürmeye başladı. Önümüzdeki yıllarda ise ileri robotik ve otonom ulaşım, yapay zekâ, biyoteknoloji ve genomiksin etkisini yaşayacağız.
Bu süreçte sanayinin ihtiyaç duyduğu bu değişime cevap verebilmesi için dijitalleşme belirleyici bir rol oynayacak. Bugün dördüncü sanayi devriminin başlangıç aşamasındayız. Sanayi 4.0 diye adlandırdığımız bu devrim, hammaddeden satış sonrası hizmetlere kadar uzanan bir süreci daha değerli kılmak için farklı bir bakış açısını gerektiriyor. Rekabete de yeni bir anlayış katıyor.
Dijitalleşme aynı zamanda şirketlerin sağlıklı ve hızlı karar almasını, hatasız ve şeffaf bir yönetime ulaşmayı, Dünya şirketleri ile rekabette avantaj sağlamayı, mükemmeli aramak ve beklemek yerine daha sonuç odaklı hareket etmeyi sağlayacak. Sürdürülebilir bir başarı için önemli bir çıkış yolu olacak. Karlılığın azaldığı günümüz ekonomilerine ilaç gibi gelecek. Dijitalleşen şirketler aynı zamanda çalışanları tarafından da beğenilen mutlu bir şirket olacak.
Dijitalleşme sadece tek bir alanda değil her şeyin odak noktası haline geldi. Şirketler iş modellerini artık dijitalleşme üzerine kuruyor.
Personel yapılarını bunun üzerine oluşturuyor. Hayatta ve ayakta kalabilmenin tek koşulu haline gelen dijitalleşme, teknolojiyi doğru alanlarda kullanarak gerçekleşebilir.
Maalesef İstanbul Sanayi Odası’nın 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde yüksek teknolojiyi kullanan ve üreten şirket sayısı sadece 12 tane. Eğer üretimdeki katma değerin artmasından bahsedeceksek, bu sayının çok daha fazla olması lazım. İşte dijitalleşme bunu için önemli bir adım olacak. Bir buçuk iki dolar olan ürünlerin katma değer fiyatını, on dolarların üstüne çıkaramazsak büyük hedeflere ulaşmak ancak hayal olur. Bunun için katma değerli üretim diyoruz. İmalat sektörümüzdeki düşük teknoloji yapılarını, orta ve yüksek teknolojiye vakit geçirmeden dönüştürmemiz gerekiyor. Yüksek teknolojiyi sanayide kullanabilmek için de bilgiyi üretmemiz gerekiyor. Günümüz ekonomisi artık bilgi ekonomisine dönüşüyor. Bu durumda yüksek teknolojiyi getirelim demekle ya da getirmekle iş bitmeyecek. Bilgiyi üretecek ve kullanacak bireylerin de gerekli donanma sahip olması şart.
Yaratıcı, yenilikçi, disiplinler arası düşünebilen, analitik düşünme yeteneğine sahip, soran, sorgulayan bireylere ihtiyacımız var. Genç nüfusa analitik ve eleştiren bir düşünme yeteneğini kazandırıp problem çözme becerisini geliştirirsek bilim ve teknolojide ilerlememiz mümkün olur. O zaman dijitalleşmeye geçilebilir ve katma değerli üretim yapıları kurulabilir. Bireylerin ve makinaların birlikte gerçekleştireceği bu büyüme modeli Türkiye’yi büyük ihracat hedefine ulaştırabilir. Aksi halde yerimizde saymak bir yana var olan yapıları da kaybederiz.
Herkesin merak ettiği en önemli soru endüstri 4.0 beraberinde işsizliği getirir mi?
Eğer insanların yani emeğin yerine robotları koyacaksanız, işini robotlara terk eden insanlara yeni bir iş yaratmak zorundasınız. Bunun için dijital döneme uygun insanlar yetiştirmeniz gerekir. Bu da ancak eğitim 4.0 ile mümkün olabilir. Aksi takdirde üretiminiz dijitalleştiğinde insanınız işsiz kalacaktır.
Dijital dönemde insanların yerine robotlar geçtiğinde yeni iş alanları oluşacak ve buralarda çalışacak insanlara ihtiyaç olacak. İşte size bunlardan bazıları;
bireysel eğitim rehberleri, kişiselleştirilmiş organ üreticileri, bireysel mikrobiyom yöneticisi, hiper-zeki transportasyon mühendisi, robotik hologram avatar tasarımcısı, medikal mentör, kişisel IOT güvenlik tamircisi, veri mimarı, özel ihtiyaçlar düzenleyicisi, genetik kod tasarımcısı, dijitalleştirilmiş sanatçı fikri mülkiyet hakları sorumlusu, dijital yetenek yöneticisi, otomatikleştirişmiş robot sistem tamircisi, artırılmış gerçeklik ve sanal dünya tasarımcısı, dijital dünya eğitmeni, dron teknisyeni, dikey tarım uzmanı, hiper-kişiselleştirilmiş ortam uzmanı, chronocurrency brokırı, iklim analisti ve hava moderatörü, robo-psikolog, yapay zekâ mahremiyet uzmanı, üst düzey karar verici, yapay zekâ yetki brokırı, zeki dijital temsilci, insan-makine hibrit ortam tasarımcısı, insan makine ilişkileri düzenleyicisi, kişisel bot mekanik uzmanı, kripto dedektifi sorgulayıcı, veri tutma uzmanı, blokchain proje yöneticisi, blokchain kalite mühendisi, blokchain hukuk danışmanı, sağlık bilgi teknisyen, birlikte işlerlik mühendisi, endüstriyel veri bilimciler, ön kestirimci bakım uzmanı, iş yeri robot çalışan kabul uzmanı, robot koordinatörü, bilgelik üreticisi, süreç mühendisi, IT/lot çözüm mimarlığı. İşte bütün bu işlerde çalışacak insanları ancak ve ancak EĞİTİM 4.0 ile yetiştirebiliriz. Aksi halde insanlar işsiz kalacak. Bunu başaramayan ülkeler bugünkü üretimlerine ENDÜSTRİ 3.0 ile devam edecek. Kazandıklarının yüzde 90’ını dijitalleşmeyi başaran ülkeler ve şirketlerle paylaşacak. Gelişmekte olma sürecini tamamlayamayacak.
Bütün bunlar iyi bir matematik bilgisi ve analitik düşünebilme ve sonunda doğru ölçümleme ile mümkün olabilir.
Bütün bunları başarmanın tek yolu eğitim sistemimizi buna uygun olarak dijital dünyaya entegre etmekten geçiyor. Matematikte ve fende 72 ülke arasında 54. sırada olmamız, kendi okuduğunu anlamada 48. Sırada olmamız olayın önemini daha artırıyor. 500 büyük sanayi kuruluşu içinde ileri teknoloji kullanan şirket sayısının 12 olması işte bunu sonucudur. Hindistan ve Pakistan Endüstri 4.0 sürecini tamamlamadılar belki ama dijital dünyaya uygun insan yetiştiriyor. 13 yaşındaki Hintli bir çocuk geliştirdiği yazılımla geçtiğimiz yıl 1.25 milyon dolara Google şirketine transfer oluyor. Ya da ABD çağrı merkezi operasyonlarını Hindistan’a kuruyor.
Akıllı beyinlerimizi ve girişimcilerimizi yurt dışına kaçırmamak için Türkiye’de girişimcilik iklimini hızla oluşturup, teknolojiye yapılan yatırımları artırmalıyız. Eğitim sistemimizi de buna uygun olarak vakit geçirmeden değiştirmeliyiz. Dijital dönemde güçlü olanlar değil fit olanlar, büyük olanlar değil çevik ve hızlı olanlar kazanıyor.
Sosyal medya en önemli satış ve pazarlama aracı
Uluslararası şirketler ürün ve hizmetlerini satabilmek için sosyal medyayı kullanıyor. Yapay zekâ ve ölçümleme ile toplumların beğenilerini, tercihlerini, taleplerini belirleyip buna uygun ürünleri o toplumlara pazarlıyor. Dijital dönemden önce televizyonlarla bunu yapıyorlardı. Ünlü bir pizza markası Türkiye’ye pizza satmaya geldiğinde ilk olarak başarısız olmuştu. Sonrasında operasyonun başarılı olması için televizyonlarda Ninja Kaplumbağaları diye bir çizgi film hazırlattılar ve bu kaplumbağalar insanlara pizza taşıyordu. İşte bu çizgi filmi seyreden çocuklar anne ve babalarından pizza istemeye başladı ve pide lahmacun tahtını pizza ile paylaşmak zorunda kaldı.
Bugün arkadaşınızla sohbet ederken tatil planı yaptığınızı anlattıktan sonra size tatil alternatifleriyle ilgili haberler cebinize ve malinize düşüyorsa bunun nedenini başka yerde aramaya gerek yok. Hem sosyal medya paylaşımlarımız takip ediliyor. Hem de telefonda yaptığımız konuşmalar ve daha da vahimi telefon kapalıyken de yaptığımız konuşmalar dinleniyor. Bu dinleme bize ürün ve hizmet olarak geri dönüyor. Değilse hiç kendinize sordunuz mu neden sosyal medya ücretsiz ve bir lira bile ücret almıyorlar?
Dijital dönemde özel hayatın gizliliği diye bir şey olmayacak. Tam tersine özel hayatın olması suç olacak. Şeffaf ve açık bir topluma hazır olun. Tamamen insan odaklı, insanın mutluluğu ve iyi yaşaması için kurulan bir düzen. İnsanın yaptığı işlerin robotlar tarafından yapıldığı, insanın sevdiklerine ve kendisine daha çok vakit ayırdığı ve akıl terini çalıştırarak az ama verimli çalıştığı bir dönemin adıdır dijital dönem.
Ekonomisini dijitalleştiren ülkeler böylece demokrasilerini de dijitalleştirmiş olacak. Şeffaf ve insan odaklı, herkesin her şeyden haberdar olduğu bir toplumda gizli kapaklı hiçbir şey olamayacak.
Comments are closed.