Türkiye İnovasyonu Konuştu
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Ticaret Bakanlığı koordinasyonuyla 25-26 Aralık’ta online olarak dünyanın seyrine sunulan 8.Türkiye İnovasyon Haftası milyonlarca kişi tarafından büyük ilgiyle takip edildi. Alanında dünyaca ünlü isimlerin de yer aldığı ekosisteminin en önemli buluşmalarından olan etkinlik sosyal medyada mecralarında da milyonlarca etkileşim almasıyla da adından söz ettirerek gündem oldu. Yeni ufuklara yelken açan ve büyük beğeni alan etkinliğin ikinci gününde de inovasyon her yönüyle konuşuldu. Etkinliğe katılan ABD’li ünlü fütürist ve mucit Ray Kurzweil’in gelecekle ilgili, “2030’larda insan ve makine, gerçek ve sanal gerçeklik arasında net bir ayrım olmayacak. Akıllı nanorobotlar çevreye, vücudumuza ve beynimize derinlemesine entegre olacak, ışınlama deneyimi yaşayacak ve insan zekâsını artıracak” sözleri dikkat çekti.
TİM Başkanı İsmail Gülle, “İnovasyon Türkiye’nin geleceği, Türkiye’nin değeridir. İhracatın geleceğinin inovasyona dayalı kalkınma ile olacağına inanıyoruz. İnovasyonun önemini anlatmayı ve inovatif çalışmaları desteklemeyi amaçladığımız etkinlikte milyonlarca kişiye ulaştık. Özellikle gençlerimizin bundan sonraki hayatlarında, tercihlerinde, mesleklerinde inovasyona değer vermelerini, inovasyonla yeni fikirler oluşturmalarını, icat çıkarmalarını arzu ediyoruz” dedi.
61 ihracatçı birliği, 27 sektör ile 100 bin ihracatçının tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM), Ticaret Bakanlığı koordinasyonuyla 25-26 Aralık tarihlerinde online düzenlediği İnovasyon Haftası’nı Türkiye konuştu. Etkinlik turkiyeinovasyonhaftasi.com sitesinden ve sosyal medya hesaplarından yayınlanırken Twitter’da da Trend Topic oldu. Sanal platformlarda “İlham verici konuşmalar, örnek başarı hikayeleri ufkumuzu açtı.” yorumları yapılırken etkinlik milyonlarca kişi tarafından izlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile beraber Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin de katıldığı inovasyon ekosisteminin en büyük buluşmalarından olan etkinlik gündem oldu. Yayınlandığı andan itibaren büyük beğeni toplayan 8.Türkiye İnovasyon Haftası, inovasyonun fikir liderlerini, ilham veren deneyimleri, inovasyonun farklı yönlerinin alanında uzman kişiler tarafından enine boyuna konuşulduğu panelleri, inovatif gelişmeleri, girişimcileri, inovasyon odaklı projeleri, fark yaratan uluslararası profesyonelleri, Türkiye’nin önde gelen şirketlerin yöneticilerini, kamunun en üst düzey temsilcileri de dahil inovasyona dokunan tüm paydaşları bir araya getirdi.
“İnovasyon Türkiye’nin geleceği, Türkiye’nin değeridir”
8.Türkiye İnovasyon Haftası’nda hayatın her alanına dokunduklarına vurgu yapan TİM Başkanı İsmail Gülle “İnovasyon alanında küresel ölçekte ses getiren, ülkemizi parlak bir geleceğe taşıyan girişimcilerimizi, bilim insanlarımızı, projelerimizi, sektörlerimizi, gençlerimizle, vatandaşımızla buluşturduğumuz 8.Türkiye İnovasyon Haftası büyük ses getirdi. Yayınların izlenme ve etkileşimlerine baktığımız zaman etkinliğimizin milyonlarca kişiye ulaştığını görüyoruz. İnovasyonun önemini anlatmayı ve inovatif çalışmaları desteklemeyi amaçladığımız etkinliğimizin milyonlarca kişiye ulaşmasından mutluluk duyuyoruz. Amacımız inovasyon kültürünün şirketlere yerleşmesi, gençler arasında kabul görmesi. Bunun altını dolduracak çalışmalar yapıyoruz. Tabii ki inovasyon bir haftayla sınırlı değil, yıla yayılarak devam ediyor. İnovaLig, İnovaTim ve TİM-TEB Girişim Evi başta olmak üzere hem sektörlerle hem üniversitelerle iş birliği içinde yürüttüğümüz birçok projemiz bulunuyor. Bizim kaynağımız, gençlerimiz. İnovasyon Haftası’nda 14 yaşında, 19 yaşında büyük işler başaran isimler hikayelerini paylaştı. Benzer etkinliklerle icat çıkaran gençlerimiz çoğalacak. Özellikle yeni nesle kılavuz olabilirsek ne mutlu bize. İhracat bizim için ne kadar önemli ise inovasyonla geliştirilmiş ihracat da bizim için o derece önemlidir. İnovasyon Türkiye’nin geleceği, Türkiye’nin değeridir. İhracatın geleceğinin inovasyona dayalı kalkınma ile olacağına inanıyoruz. Özellikle gençlerimizin bundan sonraki hayatlarında, tercihlerinde, mesleklerinde inovasyona değer vermelerini, inovasyonla yeni fikirler oluşturmalarını, icat çıkarmalarını arzu ediyoruz” dedi.
Ünlü fütürist ve mucit Kurzweil: 2030’larda insan ve makine ayrımı olmayacak, ışınlanma yaşanacak
8.Türkiye İnovasyon Haftası’na ABD’li ünlü fütürist ve mucit Ray Kurzweil de katıldı.
Gelecekle ilgili ön görülerde bulunan Kurzweil yaptığı konuşmada, “2030’larda insan ve makine, gerçek ve sanal gerçeklik veya iş ve oyun arasında net bir ayrım olmayacak. Akıllı nanorobotlar çevreye, vücudumuza ve beynimize derinlemesine entegre olacak, tam sanal gerçeklik sağlayacak, sinir sistemindeki tüm duyuları birleştirecek, ışınlama deneyimi yaşayacak ve insan zekâsını artıracak. 2040’lara geldiğimizde insan zekâsını bir milyar çoğaltacağız. Sadece zekâmızı geliştirerek dünyanın en büyük zorluklarını çözebileceğiz. Dünyayı değiştirecek araçlar bizim elimizde. Sorunları çözmek için insanın hayal gücünü sınırlayan varsayımları sorgulama cesaretine ihtiyacımız var” diye konuştu.
Önümüzdeki on yılda fiziksel ürünler yaratmak için bilginin kullanılacağına dikkat çeken Kurzweil, “Giysilerimizi 3 boyutlu yazıcılarla basacağız. Ucuza evler inşa etmek için birbirine geçen modüller üreteceğiz. Gıda üretimini otomatikleştiren ve ucuz hale getiren dikey tarıma sahip olacağız. Yazılım, müzik, video, film, kitap vb. alanlarda güçlü bir açık kaynak ekonomisi olacaktır. 3D baskıya erişim, günümüzde bilgi işlem platformlarında daha da yaygın olacak. Pek çok ve nihayetinde insanların tüm temel ihtiyaçları, açık kaynak bilgi formları aracılığıyla karşılanacaktır. Değişim oranı şimdi o kadar hızlı ki, her üç ila beş yılda bir iş planlarının, bir endüstrinin her seviyesinin o dönemde büyük değişiklikler geçireceğini dikkate alması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Süper zekâ ile birleşeceğiz”
Kurzweil, “Yarının ötesine baktığımızda, süper zekâ ile birleşeceğiz. 2030’larda en gelişmiş fikirlerin bulunduğu yakın korteksin üst katmanını buluta bağlayacağız. Bunu, kılcal damarlar vasıtasıyla beyne giden yakın kortikal modüllerimizle bulut arasında kablosuz iletişim sağlayan medikal nanorobotlar ile yapacağız, bugün aynı şekilde akıllı telefonlarınızda bulut ile kablosuz haberleşebiliyoruz. Akıllı telefonunuzun buluta bağlanarak yeteneklerini artırması gibi, aynı şeyi neokorteks olmadan da yapacağız.” dedi.
Kurzweil şöyle devam etti: “Yapay zekâ alanında hayatımızın her alanını etkileyecek inanılmaz gelişmeleri görmeye devam edeceğiz. Yıllar geçtikçe, insanlar aslında çok fazla değişmiyor. Ama bilgisayarlar her yıl gerçekten büyük ilerleme kaydederek ilerlemeye devam ediyor ve ilerlemeleri devam edecek bu nedenle önümüzdeki yıl teknolojik ilerlemelerin bu yıldan daha büyük olmasını bekleyebiliriz. Bu ilerleme katlanarak devam edecek. Katlanarak gelişen teknolojinin gücünü ayrıştırmanın dünyayı etkilemenin en iyi yolu olduğunu düşünüyorum. Yakında tüm ürün ve hizmetlerin değerinin yüzde 100’ü yazılım ve ilgili bilgi biçimlerinden oluşacak.”
Siber güvenlik uzmanı Curran: 6 karekterli şifre bir saniyede kırılıyor
Siber güvenliğin nasıl sağlanması gerektiğiyle ilgili tavsiyelerde bulunan etkinliğe katılan Teknoloji İletişimcisi Ulster Üniversitesi Profesörü Kevin Curran, “Yapacağınız en önemli şey cihazlarınızı güncellemek, güncelleme geldiğinde bütün uygulamaları güncelleyin. Ama şifre yöneticisi kullanmaya özen gösterin çünkü ziyaret ettiğiniz her bir site için uzun ve karmaşık şifreler olacaktır. Buradaysa hatırlamanız gereken tek şey bir ana şifre olur. Şifre yöneticisi kullanamıyorsanız o zaman şifrelerinizin olabildiğince uzun ve karmaşık olmasına dikkat edin. Altı karakterli bir şifreyi kırmak için ortalama bir oyun GPU’sunda artık bir saniye yetiyor. Ama şifreyi 12 karakterli yaparsanız onu kırmak iki bin sene sürecektir. Şifreniz ne kadar uzun olursa, kaba kuvvetle kırmanın tekrardan meydana gelebilmesi o kadar karmaşık olacaktır. Ziyaret ettiğiniz tüm sitelerde çok faktörlü kimlik doğrulamayı devreye almayı unutmayın. Umuma açık kablosuz bağlantılara evinizde kendi şifrenizle kullandığınız kablosuz bağlantılardan farklı yaklaşın. Bir ağ üzerinde yaptıklarınıza dikkat edin ve telefonunuzda veya cihazınızda uygulama kullanıyorsanız, bu uygulamaları kaldırın çünkü belki de bunlar hackerların cihazınıza girmek için kullandığı saldırı unsuru olabilirler.” dedi.
Prof. Dr. Özdarendeli: İkinci doz aşılamaları Faz-1 kapsamında bitirdik
Yerli koronavirüs aşı çalışmalarını başarıyla yürüten Erciyes Üniversitesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi (ERAGEM) Müdürü Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, önce koronavirüs kaynaklı pandemilerin tarihçesi hakkında bilgiler verdi, sonra da koronavirüs pandemisine yönelik yürütülen aşı çalışmalarının güncel durumunu paylaştı. Özdarendeli, Erciyes Üniversitesi’nde yürüttükleri çalışmalar sonucunda ikinci doz aşılamaları Faz-1 kapsamında bitirdiklerini belirterek, “Bundan sonra yaklaşık üç haftalık bir süre içerisinde 21. gün, 35. gün ve 43. günlerde alınacak kan numuneleri ile birlikte aşının etkin olup olmadığı, antikor oluşup oluşmadığı ortaya konulacak. Bu gönüllüler bir yıl boyunca takip edilecek. Sonuçlar istenildiği gibi çıktığı takdirde faz çalışmalarına bu aşamalardan sonra devam edilecek.” dedi.
Karakaş: Özgün, milli ve doğuştan elektrikli otomobiller üreteceğiz
Konuşmacılardan TOGG – Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu CEO’su Mehmet Gürcan Karakaş, yerli otomobil projesi ile ilgili son gelişmeleri anlattı. Otomobilin yakın zamanda telefonlar gibi bir dönüşümden geçip tamamen akıllı hale geleceğini söyleyen Karakaş; “Tüm haklarıyla bize ait, tamamen özgün ve milli, yerlilik oranı üst seviyede, sonradan değil doğuştan elektrikli otomobil üretimi için planlarımız doğrultusunda çalışmayı sürdürüyoruz. Projemiz hedeflerimize uygun ilerliyoruz. Bizim şu ana kadar yaptığımız çalışmalarda gerek teknik işlerimizi belirlemede gerek tasarımımızın tamamlanmasında, hedef kitle analizlerimiz, marka çalışmalarımız, bunların hepsini zamanında tamamladık, teknoloji platformumuzu oluşturduk. Bu teknoloji platformunu oluştururken 2022 yılında Avrupa’daki NCAP’ten beş yıldız sertifikasını hedefliyoruz, bunun üzerinde çalışıyoruz” diye konuştu.
Prof. Dr. Demir: Bağımsız Savunma Sanayi için ileri teknolojilerde bağımsızlık şart
Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, konuşmasında savunma sanayisindeki yerli ve milli üretimin önemine vurgu yaptı. Demir, “Savunma sanayimiz sadece bugünün muharebe ortamına değil, geleceğin harp teknolojilerini şimdiden değiştirmek üzere çalışmaya devam ediyor. Bunlar arasında elektromanyetik silahlar ve lazer silah sistemlerini sayabiliriz. Stratejik ve taktik düzeylerde güvenlik güçlerimizin ihtiyaç duyduğu her türlü mühimmat, güdüm kiti ve füzelerimizin üretimleri yerli ve milli olarak yapılıyor. Uydu çalışmalarımızın yanı sıra uydularımızı uzaya gönderecek fırlatma sistemlerimizin çalışmalarına devam ediyoruz. Hibrit uzay roket motoru, projemizi fırlattığımız sondaj roketinin uzay sınırı kabul edilen 100 kilometreyi geçerek uzaya çıkan ilk Türk aracı olması açısından çok önemlidir. Portatif ve alçak irtifa hava savunma sistemlerimizi yerli ve milli olarak geliştirdik. Orta ve uzun menzilli hava sistemleri üzerinde çalışmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız: Hayatımıza daha fazla inovasyon katmalıyız
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nde çalışmalarını sürdüren Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız ise şunları söyledi: “Bugüne kadar insanlığın ürettiği bilgiden daha fazla şeyi son 100 yılda üretmiş olduk. O nedenle hayatımıza inovasyonu katmamız gerekiyor. Kattığımız inovasyonla da kendimizi geliştirmemiz gerekiyor çünkü geliştirdikçe zamana ayak uydurabileceğiz. Biz ve bizden önceki insanlar uzay teknolojilerini ulaşılamaz olarak görürdü ama uzay teknolojileri ve uzaya çıkış çok daha ucuzladığında örneğin Uzayda bir otel kurulabilecek. Bu otelde çalışan insanlar ise astronotlar olacak. Yani bu şekilde farklı farklı mesleklerde devamı gelecek.”
Robotlar işlerimizi alacak mı?
UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen yaptığı konuşmada değişen dünya, yazılımın iş dünyası ve hayatımıza etkileri, yapay zekâ, otomasyon, büyük veri ve 5G konuları üzerinde durdu. Yeğen, “Robotlar geliyor ve size burada iki şey belirtmek istiyorum. Robotlar işlerimizi alacak mı sorusunu çok soruyorlar bana. Alabilirler ama doğru becerileriniz varsa daha da iyi bir kariyeriniz olabilir. Yapay zekâ önümüzdeki 10 yılın en önemli iş fırsatı. Robotlar 2025’te 97 milyon yeni iş meydana çıkaracak ve 85 milyon iş ise yok olacak. Biz 2025 yılında yarı yarıya bir oranda robotlarla işleri paylaşacağız. Çalışanlarımızın yüzde 50’sinin becerilerini önümüzdeki beş yıl içinde güncellemek zorunda. Bireysel anlamda lütfen yapay zekâ ve yeni teknolojiler konusunda çalışmaya başlayın. Eğer bir yöneticiyseniz aynı yurt dışındaki şirketlerin yaptığı gibi şirketinizde çalışanların becerilerinin artması yönünde programları bir an önce başlatın” dedi.
Koç: Dijital geleceğimizi birlikte inşa etmeliyiz
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç ise Türkiye’nin güçlü altyapı, güçlü insan kaynağı, güçlü ihracat, güçlü ekonomi, güçlü Türkiye olmak üzere kısaca 5G olarak tarif edilen hedeflerinden bahsederek güçlü Türkiye’nin yolunun başta kamu olmak üzere tüm alanlarda dijitalleşmeden geçtiğini söyledi ve “dijital geleceğimizi birlikte inşa etmeliyiz” çağrısı yaptı. Koç, “Artık sadece kamu hizmetinin elektronik ortama taşınmasını değil kamu verisinden daha fazla değer üretmeyi konuşmalıyız. Kamu sektöründe veriye dayalı bir kültür oluşturmak amacıyla kamu kurumlarımızın tüm verilerine ilişkin standart ve tanımlamaların yer alacağı Ulusal Veri Sözlüğü çalışmalarını başlattık. Açık Veri Portalı üzerinde de çalışmaktayız” dedi.
Refik Anadol: Gelecekten asla kopmayalım, hayal kurmayı bırakmayalım
Hayallerinin peşinden Los Angeles’a giden ve orada kurduğu atölyesinde sanatla yapay zekâyı birleştirerek projeler üreten Refik Anadol, “Sanatın da artık eski kalmaya başladığı zamanlar oluyor. Özellikle yeni jenerasyon akıllı telefon ve daha birçok bilişim sistemleri teknolojileri sayesinde aradıkları bilgiye çok daha hızlı biçimde ulaşıyor. Bu da ilgimi çekiyor. Tasarım bir probleme çözüm iken sanat bir problemi bir soru olarak tanımlıyor. Yaptığım işlerde insanlığın teknolojiyi nasıl kullandığını hep ön plana koydum. Yapay zekâ gerçekten de muazzam potansiyeller taşıyor. Teknoloji ve inovasyon birbiri üzerine eklenerek ortaya çıkan bir dünya. Bunu hayal gücüyle birlikte düşündüğümüzde evrenimiz genişliyor. Gelecekten asla kopmayalım, hayal kurmayı bırakmayalım” şeklinde konuştu.
Kurumsal İlişkiler Enstitüsü Genel Sekreteri Dr. Ceyhun Emre Doğru, COVID-19 sürecinin tedarik zincirleri üzerindeki etkisini ve küresel ticaret ile inovasyon ilişkisini değerlendirdi. Doğru, küresel ticaret ile inovasyonun birbirinden ayrılmayan iki kavram olduğuna dikkat çekerken, COVID-19 salgınıyla birlikte, küresel ekonomi de dahil olmak üzere, tüm dünya üzerindeki ilişkilerin birbirleriyle ne kadar bağlantılı olduğunun çok net bir şekilde farkına varıldığını ifade etti.
Quevedo: Sosyal medya önemli bir iş aracı oldu
Konuşmacılar arasında yer alan Yazar ve Küresel Düşünce Lideri Elise Quevedo; dijital dönüşümde en çok kullanılan beş teknolojiden söz ederek, “Bu yılki zorluklardan bağımsız olarak, bağlantı ve sosyal iletişim hem iş hem de kişisel yaşamımızda çok önemli olduğuna hemfikir olmalıyız. Sosyal medya, internet, büyük veri, bulut bilişim ve yapay zekâ. Gördüğünüz gibi, sosyal medya sadece kitlenize içerik sunmaktan çok daha fazlasıdır. Bu, uzun vadeli stratejilerin bir parçası olarak dahil edilmesi gereken en iyi araçlardan biridir. Gerçek şu ki, sosyal medya daha önce de belirttiğim gibi önemli bir iş aracı haline geldi. İnovasyon olmaya devam ediyor çünkü yıldan yıla gelişmeye devam ediyor.” dedi.
İlham veren hikayelerini de anlattılar
Türkiye İnovasyon Haftası’nda herkese ilham veren hayat hikayeleri de yer aldı. Bunlardan biri de Mars’a gönderilen keşif aracını tasarlayan şirketin yarışmasına proje gönderip bu ekibe dahil olan, yapay zekâ geliştiren Yozgat’ın küçük bir köyünde doğup büyüyen, çocuklar okusun diye köy köy dolaşan 19 yaşındaki Elif Eda Güneş de hikayesini anlattı. Yazılımı ve donanımı kendi yaptığı robotlar ile uluslararası ödülleri olan genç mucit 14 yaşındaki Selin Alara Örnek de konuştu.
Zoom toplantıları yüz estetiğini artırdı
8. Türkiye İnovasyon Haftası’nda gerçekleştirilen panellerden biri de ‘Estetik Cerrahide İnovasyon’ oldu. Panelde, estetik plastik ve rekonstrüktif cerrahlar Yakup Avşar ve Dilek Avşar birbirinden çarpıcı bilgiler paylaştı. Gerçekleştirdiği uygulamaların dışında, cerrahi operasyonlarda kullanılmak üzere geliştirdiği tasarımlarla da dünyaca tanınan Op. Dr. Yakup Avşar, Ar-Ge merkezlerinin sağlık sektörü için önemine vurgu yaptı. Op. Dr. Dilek Avşar ise estetik cerrahi ve uygulanalar noktasında Türkiye’nin üst seviyedeki ülkelerden biri olduğunun altını çizerken, hasta sayıları noktasında zirvede olan Amerika’yı ülke olarak yakalayacağımızı ifade etti. Panelde ayrıca, pandemi ile hayatımızın değişmez parçalarından biri haline gelen ‘Zoom’ gibi sanal toplantı uygulamalarının yüz estetiğinde yükselmeye sebebiyet verdiğinin altı çizildi.
Pandemi sağlıkta inovasyonu tetikledi
Sağlıkta İnovasyon Paneli’nde Arçelik Üretim ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Öztürk, ASELSAN-UGES Ürün ve Ürün Yönetimi Direktörü Arzu Canlı, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi-Robotik Cerrahi ve Böbrek Nakli Şefi Doç. Dr. Eyüp Veli Küçük, Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Nöropazarlama Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sinan Canan ve Tıp Doktoru, BWise ve BeWell Kurucusu, Sağlık Fütüristi Dr. Cenk Tezcan konuşmacı olarak yer aldı. Panelde; Dünya ve Türkiye’deki değişen sağlık modelleri, sağlık sektöründe inovasyon ve inovatif ürünler ile sektörün geleceği konuşuldu. Yerli solunum cihazı ile ilgili Öztürk, “Bunu en hızlı üretebilecek şirket olarak Türkiye’nin her biri medar-ı iftiharı dört şirket bir araya geldi. Bu soluksuz yolculukta tabi ilk defa bir sağlık cihazı üretiyorduk ve entübe bir hastada cihaz tümüyle hasta adına fonksiyonları yerine getirdiği için bütün kalite sistemi, üretim sistemi ve sağlık gereci üretimi için gerekli olan çalışmaları bitirdik. Çok önemli bir ihracatımız Brezilya’ya oldu.” dedi. Arzu Canlı da, hep beraber bu pandemi döneminde inovasyon yarattıklarını belirterek, “İnovasyon zaten kısıtlarda ve ihtiyaçlardan doğar. İkisinin de kaynağı pandemiydi” diye konuştu.
Tıp literatürüne giren böbrek naklini anlattı
Tıp literatürüne giren koronavirüs atlatmış alıcı ve vericiden yaptıkları böbrek nakli ile ilgili Küçük ise “Şu an Türkiye’de her alanda üretim var. Belki inovasyon biraz daha fazla olursa daha da iyi sonuçlara ulaşacağız. Ülkemizdeki sağlık çalışanlarının oluşturduğu kadro, oldukça donanımlı, cesaretli ve bilgiye çok açık. Biz cesur ve açık insanlarız” şeklinde konuştu. Canan ise, “İnovasyon ya da yenilikçi düşünme meselesi algoritmik ya da böyle tarifini yapabileceğimiz bir şeyden ziyade sezgisel bir meseledir. Yani biz önce sezgisel olarak bir şeyi hissederiz ve bu süreç inovasyonun temelini oluşturuyor. Bunu makinelere aktaracak bir yöntemimiz henüz yok fakat yapay zekâ dediğimiz hızlı işlem yapan ve öğrendikçe değişen sistemlerin bize şöyle büyük bir faydası oluyor ve olmaya da devam edecek” dedi. Tezcan da şunları söyledi: “Teknoloji çok hızlı. Sağlık ne yazık ki teknolojiyi 2 bin senelik bir öğreti olması dolayısıyla en uzaktan izleyen sektör ama hızlı bir şekilde birtakım zorunluluklar, maliyetlerin çok artması, kronik hastalıkların artması, ömrün uzaması bizim teknolojiye daha hızlı bir şekilde adapte olmamızı sağladı.”
İhracatta inovasyonun önemi konuşuldu
Sektöründe büyük başarılar yakalamış ve Türkiye ekonomisine ihracatta sağladıkları katma değer ile güç kazandırmış olan sektörlerin önde gelen isimlerinin yer aldığı İhracatta İnovasyon paneli gerçekleştirildi. Arzum Elektrikli Ev Aletleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ve Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil panelde yer aldı. Kolbaşı, “Bu topraklar Osmanlı döneminde 700 milyonluk bir nüfusa ulaşmış. Bizim böyle bir ayak izimiz var. Biz bu değerlere sahip çıkarsak, bu değerlerle birlikte markaların duruşunu ve kültürünü teknoloji ile birleştirebilirsek inovasyonu başarabileceğimize inanıyorum.” dedi. Kibar ise, “Artık açık bir şekilde inovasyon ve paylaşımlı Ar-Ge projeleriyle ortak fayda sağlama modellerine geçildi. Yani şirketler kendi bünyelerinde geçmişten günümüze kadar gelen uzmanlıkları ile dışarıdaki bilginin birbirlerine entegre edildiği ve birbirlerinin inovasyon potansiyelini artırmayı hedefleyen entegre yapılara evrilmek durumunda” şeklinde konuştu. Orakçıoğlu şunları söyledi: “Her şeyden önce şunu diyorum; planlanabilen hayaller inovasyondur. Çok yönlü bakmak lazım. Global rekabetin içinde Türk markaları da rekabeti öğrendi. Dünyanın her yerinde, dünyanın nabzı gibiyiz. Biraz da şu geçici dönemleri bir tarafa bırakarak geleceği planlama konusunda TİM’e de teşekkür ediyorum. 2023’te dünya, Türk markalarını daha çok konuşacak.”
Kotil ise, “Oturmuş sistemlerde yeni icat çıkarmamamız gerekiyor. Ama benim eğitimim biteli çok oldu. TUSAŞ olarak çok projemiz var. Hür kuşu, milli helikopteri yapıyoruz, atak helikopterimiz var, İHA’lar, uydular yapıyoruz. Bizim aslında eski köye yeni adet getirme mecburiyetimiz var. Beşinci nesil savaş uçağı yapıyoruz. 2023 yılı 18 Mart’ta motor çalıştıracak. Söyleyince hikâye gibi geliyor. Biz bunu inovasyonla yapacağız. Bu uçağın iki F16 motorundan daha büyük motoru var. Bunun için de bol miktarda titanyum kullanıyoruz. Beş metreye yedi metre bir titanyum parçayı preslemek gerekiyor. Dünyada birkaç ülkede bu pres makinesi var.” dedi. Ebiçlioğlu, “Bu dönemde bilimin önderliğini ve liderliğini tekrar keşfettik. Biz rekabetçilikten, global oyunculuktan bahsediyorsak zaten inovasyonu hayatımızın, iş yapış tarzımızın her noktasında ele alıyor olmamız lazım. Satın almada da satış sonrası servislerimde de ürünümüzde de inovasyona açık olmamız lazım. Bütünsel bir çalışma gayreti gerektiriyor.”
Sosyal medya tüm detayları ile konuşuldu
Sosyal Medyada İnovasyon isimli panel, Kıvanç Talu, Emrah Yayıcı ve Hasan Kızıl’ın katılımı ile gerçekleşti. Aslında sosyal medyanın hayatımızdaki varlığının iki türlü şekillendiğine dikkat çeken Talu, “Bunlardan bir tanesi gerçekten pek çok şeyi çok daha kullanışlı ve çok daha avantajlı hale getiriyor olması. Bu, gerçekten inovatif adımlar atmak için de insanın hislerini ve duygularını yansıtabilmesi için de büyük bir şey. Ancak diğer yandan da bizi realiteden önemli ölçüde koparmış durumda; sağlık algısı, güzellik bakış açısı ve pek çok değerimiz olumsuz ilerliyor” dedi. Kızıl ise, Sosyal medya içine düştüğün bir portal. Burası bambaşka bir yer, dengede durman gerekir.
Sosyal medyayı çok iyi de kullanabilirsin çok kötü de” diye konuştu. Yaycı ise şunları söyledi; “Sosyal medya birlikte bir şeyler paylaşmak istediğimiz ya da paylaşabileceğimiz insanlarla bizi hızlı bir şekilde bir araya getirebilme özelliğine sahip. Bunun bir örneği ben ve ekip arkadaşlarım iki hafta önce yaşadık. Ben ve ekibim iş dünyası ve Şimdi bu perspektiften baktığınız zaman, sosyal medya eğer bizi etkin hale getiriyorsa, faydalı bir şey ama edilgenleştiriyorsa, orada bir durup düşünmek lazım”
Kıvanç Talu da, “Sosyal medya, inanılmaz bir rekabet alanı hem kurumsal hem de bireysel anlamda ve bu rekabeti yaratanlara da bu platformların kendi algoritmaları zaten. Ve bu rekabete artık herkes dahil olmuş durumda” şeklinde konuştu.
Okyay: Ar-Ge ve inovasyonun kaynağı savunma ve havacılık sanayiidir
Yeni Nesil Milli Ekonomi ve İnovasyon konulu panele katılan Kale Grubu Başkan Yardımcısı ve Teknik Bölüm Başkanı Osman Okyay, savunma ve havacılık sektörlerinde yaptıkları önemli çalışmalardan, yerli ve milli ekonomiye olan katkılarından söz etti. Okyay, “Aslında ülke için neden savunma sanayii ile başlamak daha doğru. Ülke için savunma sanayi konusunun üç ana sebebi olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi savunma sanayi; Ar-Ge ve teknoloji kaynağı. İkincisi savunma sanayi, ulusal bağımsızlığın yolu, üçüncüsü ise refah ve zenginlik. Üçüncüden başlamak gerekirse bugün dünyanın en büyük 10 ekonomisinde yedi tanesi, aynı zamanda dünyanın en büyük savunma ve havacılık sanayine sahip. Ulusal bağımsızlığın yolu dememin sebebi; savunma sanayinde bağımsız değilseniz, milli ve bağımsız bir sanayiniz yoksa dış politikanızda da ve birçok alanda da sınırlamalara tabiisinizdir. Ar-Ge ve teknoloji diyecek olursak da bugün hayatımıza girmiş birçok ürünün, aslında çıkış kaynağı savunma ve havacılık. Dolayısıyla Ar-Ge ve inovasyonun kaynağı savunma ve havacılık sanayidir.” dedi.
Pandemi, dijital inovasyona büyük bir fırsat sundu
Dijitalde İnovasyon adlı panel, alanında uzman isimleri bir araya getirdi. Dijitalleşmenin, inovasyonun ve ihracatın konuşulduğu panelin ana mesajı ise pandemi döneminin mevcut dijital inovasyon çalışmalarına hız kazandırması oldu. Panele ION Academy Kurucusu Ali Rıza Ersoy, General Electric Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Canan Özsoy, Redesign Business Kurucu Ortağı Yiğit Kulabaş, TÜBİTAK – BİLGEM (Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi) Uluslararası İş Geliştirme Takım Lideri Dr. Çağatay Karabat katıldı. Özsoy, “Hep soruyorlar “İşler bu kadar dönüşürken insan ortadan yok mu olacak.?” Hayır. İnsan her şeyin merkezinde. İnsanların rolleri, yaptıkları işleri ve yetkinlikleri değişiyor. Yapılan araştırmalara göre; evet 6 milyon küsur iş kaybı olacak ama yerine de 8 milyon iş yeri gelecek. Dijital dönüşüm, 1,4 milyonluk yeni iş yaratacak ama o işleri yapmak için insanların bugünkünden farklı yeteneklere ihtiyacı var. Çok önemli bir soru bu. Türkiye’nin geleceği ihracat bunu hepimiz biliyoruz. Çok da güzel bir ivme yakaladık. Her zaman böyleydi ama geçtiğimiz iki-üç yılda daha belirgin ve ölçülebilir bir ivmemiz oldu” dedi.
Ersoy ise, “Kilit kelime ihracat. Peki, ben nasıl yapacağım da bugüne kadar yapamadığımı yapabilir hâle geleceğim. İnovasyon. Çok net. İnovasyonu peki neyle besleyeceğim? Teknolojiyle. Dolayısıyla önümüzdeki yıllardaki korona bir yığın kötülüğün yanında bir yığın güzellik de getirdi. Teyzem ZOOM yapmaya başlamıştı. Ben bunu hayat boyu yaptıramazdım” diye konuştu. Pandemi sürecini fırsat olarak değerlendirerek, inovasyon yapmaya çalıştıklarına dikkat çeken Karabat, “İnovasyon kavramında, bizim öngördüğümüz şey değişim. TÜBİTAK BİLGEM olarak biz daha çok kamu ve savunma sanayisi sektörlerine hizmet veriyoruz. Pandemi dünyaya mart ayında bomba gibi düştü. Aslında bu bir fırsat, iş yapış tarzlarımızı değiştiriyoruz.” şeklinde konuştu. Kulabaş ise şunları söyledi: “Endüstri 4.0’la birlikte şirketlerin birbirleriyle entegre şekilde çalışabildiği bir düzene doğru gidiyoruz. Güzel olan nokta o ki artık herkes daha dijitalleşmiş durumda. Dijital liderlerin yönettiği şirketlerde, ihracat sürecinin de çok daha güçlü ve etkili olacağına inanıyorum.”
Eğitim süreçlerinde inovasyonun yeri konuşuldu
Dünya ve Türkiye’deki yeni gelişen eğitim modelleri, eğitim süreçlerinde inovasyonun yeri ve pandeminin eğitim süreçlerinde yarattığı dönüşümler Eğitim Paneli’nde konuştu. Panelde Next Akademi Kurucusu Levent Erden, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz ve Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan konuşmacı olarak yer aldı. Erhan, pandemi sürecinde yıllardır belki de sadece kafamızda simüle ettiğimiz, gerçek anlamda paydaşlarımızı ikna edemediğimiz pek çok konuda büyük kazanımlar elde ettiğimizi ve pandemi sonrası dönemde girişimci, inovatif üniversite eğitim anlayışının dünyada ve Türkiye’de yeni bir çığır açacağını düşünüyorum.” dedi. Erden ise, “Bugün okullar ve şirketler için de pandemide gördük ki bu sabit kıymetlerin bir baş derdi var. Milyar dolar seviyesindeki binaların hiçbir işe yaramadığı, koca koca binalara yılın altı ayı ve günün sekiz saati kullanmak için yapılan yatırımın, enerjinin ve paranın gerek eğitimde gerek şirket yaşamında daha doğru kullanılabileceği konuları öne çıktı” diye konuştu. Karadeniz de şunları söyledi; “Öncelikle öğretim teknolojileri uzun yıllardır inanılmaz bir gelişim içerisinde ama burada önemli olan tasarımın nasıl olacağı. Yani her şeyi teknolojiden ya da muhteşem içeriklerden beklemek yerine aslında öğrenme deneyiminin nasıl tasarlamanız, arkada bir öğretim tasarımı olması gerekliliği. Burada teknoloji ister projeksiyon ister online senkron araçlar ister platformlar olsun esas öğe tasarımdır. Artık bu pandemi süreci ile beraber anneler babalar da eğitiminde ne olduğunu anlamaya başladılar ve eğitime ilişkin beklentiler de değişti. O yüzden artık çeşitli araçlardan ziyade o öğrenme deneyiminin çok yönlü olarak ve farklı yetkinlikler için nasıl tasarlanacağı biraz daha ön plana çıktı diyebiliriz.”
Türk Medyası yeni medyayı konuştu
Türkiye İnovasyon Haftası’nda ‘yeni medya’ ve sektörün yaşadığı değişim süreci Medyada İnovasyon panelinde ele alındı. Panelde Adadolu Ajansı (AA) Finans Haberleri Editörü Yılmaz Yıldız, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak, İhlas Haber Ajansı (İHA) Genel Yayın Koordinatörü İrfan Altıkardeş, Sabah Yazı İşleri Müdürü Şaban Arslan ve CNN Türk İstihbarat Şefi Nihat Uludağ tecrübelerini paylaştı. Yılmaz, “Podcast’ler, newsletterler, video haberler ve sayamayacağım birçok yenilik var. Bunlar hayatımıza girdikçe hem habercilerin iş yapışları kolaylaşıyor hem de insanlarımız habere daha hızlı ve etkin şekilde ulaşıyor” dedi. Toprak ise “Habercilerin dijitalleşmeyi çok iyi kullandığı, habere yatırımın, haberciye yatırımın daha öne çıktığı bir sürece dönüştüğünü, evrildiğini düşündüğünüzde, sosyal medyanın, habercilerin karşısında durma ihtimali yok” diye konuştu. Altıkardeş ise, “Kendi programlarımızı yazılımlarımızı yaparak hem haberin işlenmesi anlamında, mutfaktaki çalışmalarımızı da hızlandırıyor ve güçlendiriyor. Daha çabuk haberi çıkartıyoruz, daha hızlı sunuyoruz, servis ediyoruz” dedi. Arslan da şunları söyledi; “Biz bu mesleğe daktiloyla başladık. Tam bu işin göbeğindeyiz medya mensupları olarak ve bu değişimleri çok radikal olarak yaşadık. Türkiye 2000’lerden sonra teknoloji anlamında, inovasyon anlamında, dijitalleşme anlamında daha önce Batı’da gördüğümüz şeyleri kendisi üretmeye başladı. Şu anda birçok Avrupa ülkesinden de önde olduğumuzu göğsümüz kabararak söylemeliyiz” şeklinde konuştu. Uludağ ise, “Dünya son 30 yılda çok hızlı değişime uğradı hem teknolojik anlamda hem toplumların gelişimi anlamında. 30 yıl öncesinde bizim mesleğe başladığımızda yazılı medya ağırlığı vardı. Daha sonra teknoloji geliştikçe görsel medyaya doğru bu ağırlık kaymaya başladı” ifadelerini kullandı.
Özdemir: E-spor farkındalığı ülkemizde ve dünyada arttı
Sporda İnovasyon panelinde bir araya gelen Türkiye Espor Federasyonu Kurucu Başkanı Alper Afşin Özdemir, Blaze Espor Kurucusu, Girişimci Bora Koçyiğit ve Spor Psikoloğu, Akademisyen Arda Coşkun sporda yaşanan gelişmeleri ve e-sporun son yıllardaki hızlı yükselişini konuştu. Özdemir, “E-spor farkındalığı ülkemizde ve dünyada ciddi manada arttı. E-spor günümüzde sinemayı, müziği geçmiş durumunda, çok geniş kitlelerce takip ediliyor. Müsabakaları milyonlar izliyor. Dijital ve köklü kulüplerin çok ciddi yapılanmaları var. Bu alan, devletler nezdinde federasyonlaşarak kabul edilmiş bir alana dönüşüyor. Bu dönüşümü beraber yaşıyoruz, buna tanıklık ediyoruz” dedi. Koçyiğit ise, “Türkiye’de 5 milyon kişi e-sporun içinde. Yani rekabette dayalı oyun oynuyor ya da izliyor. Bu da yeter bir sayı ama bir spor branşında sporcu yetişebilmesi için bu liglerin ve turnuvaların sayısı artmalı. E-spor stadyum gibi fiziki destekler gerektirmeyen bir yapıda olduğundan aslında devlete destek sunmuş oluyoruz. Yarattığımız şey katma değer. Diğer yandan gençlerin takım çalışmasına yönelik ciddi katkılar sağlayacaktır. Onun yanında bir takıma ait olmak, bir amaca hizmet etmek duygusal olarak güçlenmelerini sağlayacaktır.” diye konuştu. Coşkun ise şunları söyledi: “Sporcuların kaygı, stres kontrolünde çok iyi olması gerekiyor. Bir sorunla karşılaştıklarında buna çok hızlı bir şekilde çözüm üretebilmesi gerekiyor. Hatada kalmaması gerekiyor. Oyun içerisinde bir hata yaptığı zaman ona odaklanıp sürekli o anda kalmaması, tekrardan dönebilmesi, yeni bir sayfa açabilmesi gerekiyor. Bunun dışında e-spor kariyeri ile hayatını birbirinden ayırabilmesi gerekiyor. Problematiğe giden yol belki de bu taşlardan örülü. Bu ikisini ayırması şart. Herkesin odaklanması lazım.”
Toplam 12 temada panel yer aldı
8.Türkiye İnovasyon Haftası’nda aralarında dünyaca ünlü isimler de dahil 63 yerli ve 7 yabancı konuşmacı yer aldı. Yeni Nesil Milli Ekonomi ve İnovasyon, Dijitalde İnovasyon, Hizmet İhracatında İnovasyon, İhracatta İnovasyon, Eğitimde İnovasyon, Sağlıkta İnovasyon, Sporda İnovasyon, Sosyal Medya ve Sosyal Yaşamda İnovasyon, Medyada İnovasyon, Estetik Cerrahide İnovasyon, Sanatta İnovasyon, Siber Güvenlik ve İnovasyon temalarında 12 panel düzenlendi.
Comments are closed.