Dijital Biz Dergisi | Özel Röportaj

 

Serkan KANDEMİR

Vaillant Group Türkiye

Head of IT Region

Nisan 2021

 

Vaillant Group Türkiye’nin Dijitalleşme Yolculuğu Tam Gaz Devam

 

2016 yılında başlayan dijital dönüşüm yolculuğu devam eden Vaillant Group şirketleri dönüşümü globalden yerele ve yerelden globale taşıyarak toplamda 25 ülke, 14.000 çalışanı ile dijitalleşme projelerine devam ediyor.

 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

2000 yılında Gazi Osman Paşa Üniversitesi’nden o zamanki adıyla Bilişim Teknolojileri ve Yazılım adıyla anılan bölümden mezun oldum.

2000-2008 yılında Sistek Bilişim Yazılım Şirketinde önce yazılımcı, sonra analist ve en sonunda proje yönetim pozisyonlarında çalıştım. 2009 yılında askerlik görevimi tamamladıktan sonra 2010 yılı ocak ayında Vaillant Group Türkiye bünyesinde BT Proje Yöneticisi olarak başladım. 2012 yılında yine BT içerisinde Proje ve Yazılım birimi yöneticiliği ve 2013 yılında BT yöneticiliği görevlerini üstlendim. 2018 yılında yerel ve global BT ekiplerini birleştirdik ve bunun yansıması olarak 2020 yılı itibariyle Türkiye & Export bölgesinin BT yöneticiliği görevini yürütüyorum.

Global Bilişim Derneği (BİDER), CIO Turkey oluşumuna üyeliğim bulunmaktadır.

Şirketiniz, sektörünüz ve faaliyet alanlarınız ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Vaillant Group 147 yıldır ısıtma ağırlıklı olmakla birlikte Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme (HVAC – Heating Ventilating and Air Conditioning) sektöründe faaliyetini sürdürüyor. Vaillant Group’un Türkiye şirketleri olan Türk DemirDöküm Fabrikaları ve Vaillant Isı San. şirketlerimiz ülkemizde ve yakın bölgelerimizde ısıtma, soğutma ve iklimlendirme ürün ve hizmetlerini sağlıyoruz. Türkiye’deki üretim tesisimiz, satış organizasyonumuz ve satış sonrası hizmetler organizasyonumuzla tüm müşterilerimize ihtiyaç duydukları sektörel çözümlerimizi sunuyoruz.

Dijital Dönüşüm konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye dijital dönüşümde hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Dijital dönüşüm, içinde bulunduğumuz dünyanın baş döndürücü hızla değişmesi nedeniyle bireyden organizasyonlara, organizasyonlardan devletlere kadar hayatımızın kaçınılmaz bir parçasını oluşturuyor. Artan yeni dijitalleşmiş servis ve ürünlerin doğru konumlandırılması, çeşitlendirilmesi ve biri birini tamamlar bütünlükte çalışması daha önemli hale gelmiş durumdadır. Artık hiçbir yazılım ya da donanım ürünü tek başına tak-çalıştır özelliği için değil, diğer BT servisleriyle olan uyumları, entegrasyonları, kullanıcısına ya da müşterisine sunduğu fiyat avantajı ya da ölçeklenebilirlik özellikleri için de tercih edilmektedir. Bu özelliği kısıtlı ya da yetersiz olan servisler zaman içerisinde kayboluyor ve bunun farkında olan üreticiler ve kullanıcılar artık işin bu tarafına daha fazla efor harcanmış bütünleşik kabiliyete sahip ürün ya da hizmetlere odaklanıyorlar.

Türkiye dijital dönüşüm yolculuğuna son yıllarda ivmelenen bir hızla önem veriyor. Merkezi bir kurumun önderliğinde, hizmeti üreten kamu kurumlarının katkıları ile yürütülüyor. Bu yaklaşımın en büyük kazanımı olarak e-devlet hizmetlerinde diğer devletlere kıyaslandığında ön saflarda giden bir dijital dönüşüm gerçekliği ile karşılaşıyoruz. Diğer yandan şirketlerimiz de buna paralel bazen de öncüler olarak kendi dijital dönüşüm projelerini başlatmış durumdalar. Özellikle ülkemizin genç ve teknoloji ile barışık nüfusu bizi diğerlerinden ayırmaktadır. Dijital dönüşüm projelerini tüketen müşterilerimiz geliştirilen servislere hızlı uyum sağlamakta, daha fazlasını talep etmekte ve şirketleri bu yönde pozitif yaklaşımla motive etmektedir. Özellikle global pandeminin hayatımızın bir parçası olması ile dijital dönüşümün önemi çok daha fazla anlam kazanmış ve bu anlama paralel adımlar atılmaya başlandığı görülmüştür.

Şirketimiz global ve yerel iş birliği ile dijital dönüşüm yolculuğuna 2016 yılında başlamış, uzun bir hazırlık ve araştırma safhasından sonra 2018 yılında ilk meyveleri toplanmaya başlamıştır. 2020 yılında ilk dijital servis çıktılarına ulaşılmış ve yaklaşık 18 ülkeyi kapsayacak ve sadece BT servisleri değil, iş süreçlerinin de düzenleneceği dönüşüm projesi 2021 yılında başlatılmıştır. Ortalama 5-6 yıl içerisinde 18 ülkede hem iş süreçlerinin yeniden belirlenmesi hem de yeni süreçlere uygun ERP, CRM, Üretim ve diğer yan BT servislerinin kurulum ve uygulama projeleri devam etmektedir. Türkiye organizasyonu olarak bu projeye her aşamasında direkt katkıda bulunmakla birlikte ülkemizden toplam sayısı 10’a yaklaşan arkadaşımızı da genel merkezimiz olan Almanya’ya proje ekiplerine kalıcı olarak transfer etmiş bulunuyoruz.

Sizce Dünyayı değiştirecek teknolojiler nelerdir?

Dünyayı içinde bulunduğumuz ve geçtiğimiz yüz yıllarda değiştiren ve değişime öncülük edecek olan da yine teknolojinin kendisidir. Tarıma geçişle başlayan ve Endüstri 1.0’la hızlanan yolculuk yeni teknolojilerin geliştirilmesi ile her yıl hız ivmesinin artmasıyla birlikte bugünlere ulaştı. An itibariyle hem bireysel bazda hem de organizasyonlar bazında teknoloji hayatımızın merkezinde yer alıyor.

Artık geliştirilen teknolojilerin uygulama alanlarını bulmak, gerekli kaynağa erişmek çok daha kolay olduğu için hayata geçirilmesi çok daha kısa zaman alıyor. Bu nedenle dünyamızı değiştiren ve değiştirmeye devam eden teknolojiler üzerinde devam eden çalışmalara bakıldığında odakta insanın olduğunu görüyoruz. İnsanoğlunun topluluklardan bireye olan dönüşümünde teknoloji lokomotif rol oynamıştır. Bu nedenle, gelecekte yine hem birey hem de bireyin oluşturduğu toplulukların odak alınacağı teknolojilerin dünyamızı değiştirmeye devam edeceğini düşünüyorum.

Özellikle insansı düşünce tarzını taklit eden yapay zekâ, artan nüfusu beslemek için üretilecek yapay ama sağlıklı gıdalar, kirlenen ve yaşlanan dünyamızın eko sistemi ile barışık barınma alanları, kısıtlı insan ömrünü sağlıklı ve verimli geçirmesini sağlayan medikal teknolojiler, artan enerji ihtiyacını sağlayan yeşille barışık enerji üretim modelleri gibi ana başlıklarda toparlamak mümkündür.

Bunların detaylarına indiğimizde Yapay Zekâ artık hayatımızda, her ne kadar emeklemeden yürüme aşamasına geçmeye çalışsa bile yapabildikleri olağan üstü ve yapabileceklerini düşündüğümüzde müthiş bir gelecek vadetmekte, bir diğer yandan da insanoğlunu ürkütmektedir. Biz işin olumlu yanına odaklanacak olursak yapa zekâ ile otonomluk artmaktadır. Kendi kendini yöneten sistemler sayesinde artık kendini yöneten araçlar, uçaklar, trenler, iş makineleri vb. ortamlar insanın yükünü azaltmakta ve olası hataları minimize etmektedir. Bu nedenle dünyayı değiştirecek en önemli teknolojilerin başında yapay zekâyı görüyorum.

Denklemin ortasında hep insan var, insanın gelişimi, sağlığı, barınması ve beslenmesi tarihin her aşamasında soru işaretidir. Yine insanın ön yargılarının, saldırganlığının ya da iş birliğinin temelinde kendi bireyci ya da toplumcu çıkarları yatmaktadır. Özellikle son yüz yılda bu sorun teknolojinin de yardımıyla önemli ölçüde çözüldü. Yine de gidecek çok daha fazla yolumuz olduğu için teknoloji bu alanda da bizlere yardım etmeye devam edecek. Özellikle bu gelişim ile akıllı ve otonom ilaçlar, bireye özel geliştirilmiş tanı ve tedavi şekilleri gelişmeye devam edecektir. Günümüzde bile cerrahi müdahaleleri yapabilen robotların gelişimi devam ettiği için robotik uygulamaların bu alanda gelişeceğini ve daha da ilerleyeceğini düşünüyorum.

Robotlardan bahsetmişken tabi ki robotlar sağlık, medikal ya da gündelik işlerde insana yardımcı olmak için gelişiyor, diğer yandan robotlar son yüzyılda üretimde çok fazla kullanılıyorlar. Gittikçe artan teknolojik gelişmelerde Karanlık Fabrika dediğimiz konseptlere yaklaşıyoruz. Bu nedenle robotların yaygınlaşması, maliyet avantajlarını arttırması ile üretim yükünün insandan robota kayacağını düşünüyorum.

Tüm bu teknolojilerin olmazsa olması entegrasyon ve bütünleşik çalışma kapasitesi olması nedeniyle bugün adına internet dediğimiz teknolojinin de baş döndürücü hızda geliştiğini gözlemliyoruz. Belki adı internet olarak kalabilir ama çok yakın gelecekte ezberlerimizi bozar ölçüde iletişim teknolojisinin değişeceğini bekliyoruz. Bu nedenle günden güne artan nesnelerin iletişimin, makinelerin tıpkı bir insan gibi birbiri ile konuşmasının olmazsa olmazlarımızdan olacağını düşünüyorum.

Tabi ki üzerinde konuşulacak çok fazla teknolojik değişimler var ama olabildiği kadar ana başlıklarda ve özetlemeye çalıştım.

Dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün ve HVAC sektörünün geleceği hakkında öngörüleriniz nelerdir?

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biridir ısınma. Biz de Vaillant Group olarak tüm ürün ve hizmetlerimizi kullanan müşterilerimize hızlı, etkin ve güvenilir hizmet verme vizyonumuzu teknoloji desteği ile sürdürüyoruz.

Özelikle IoT teknolojinin sunduğu fırsatlardan olan uzaktan yönetim, kullanım alışkanlıklarına ve çevresel faktörlere göre öneriler getiren ürünler, önleyici bakım ve kişiye özel hizmet erişim kanalları gibi yetkinlikleri bugün itibariyle kazanmış durumdayız.

Değişen çevresel ve ekonomik faktörlerden dolayı biz de teknolojimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Yakın gelecekte sunmayı planladığımız yeni Green Deal “Yeşil Mutabakat” ürünlerimiz daha fazla sayıda olacak. Yine aynı şekilde hava kaynaklı Isı Pompası ürün gamımıza çok büyük yatırımlar yapıyor ve geleceğin burada olduğunu düşünüyoruz.

Sizce bilişim alanında faaliyet gösteren ve teknoloji üreten şirketlere insan kaynağı açısından ne tür destekler sağlanabilir?

Tüm sektörlerde olduğu gibi bilişim sektöründe çalışmaya hevesli, araştırmayı seven ve teknoloji ile barışık insan kaynağına ihtiyaç duyuluyor. Günden güne artan teknolojik gelişmeler ve bu teknolojiyi üreten ya da kullanan şirketlerde nitelikli iş gücüne erişim sıkıntıları da büyümektedir. Bu nedenle hem sektör oyuncularının hem de kamu kurumlarının artan ihtiyaca cevap verecek nitelikli iş gücünü oluşturmak için birlikte insanlarımızı hazırlayacak ve eğitecek girişimlere öncelik vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Endüstri 4.0 konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Endüstri 4.0’da hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Üretim ve satış şirketi olduğumuz için Endüstri 4.0 hayatımızın odağında diyebilirim. Türkiye’de bulunan üretim tesislerimizde satış pazarlama şirketimizle paralel büyük bir dijital dönüşüm projesi başlattık. Konusunun uzmanı arkadaşlarımızı hem BT içerisinde hem de BT dışındaki çeşitli iş birimlerinden seçerek projeye konumlandırdık. Son 4-5 yıldır devam eden dönüşüm yolculuğumuzda üretim hatlarımızın birçoğunu yenileyerek başladık. Artık yeni altyapımızda uçtan uca izlenebilirlik, gerçekçi testler, kalite kontrolleri ve diğer yan üretim faaliyetlerini dijital ortamlarda yapabiliyor ya da takip edebiliyoruz. Örnek vermek gerekirse, üretim hattındaki istasyonlarda montaj esnasında kullanılan ve platform tarafından takip edilen montaj ekipmanları vidayı bile sıkarken uygulayacağı torku ürün tipine göre kendi otomatik belirlemektedir. Ya da istasyonda gösterilecek montaj talimatları, ürün ve üretim istasyonu bazında otomatik olarak gösterilmektedir. Şu anda uygulaması devam eden tamamen otonom robotlarla üretim hatlarına malzeme beslemesi yapabilmekteyiz.

Kodlama Eğitimi ile ilgili görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Kodlama Eğitiminde hangi aşamada? Yeterli midir? Bilişimin gelişimi için eğitim sektörüyle ilgili önerileriniz var mı?

Kodlamanın artık teknolojinin ayrılmaz ve en önemli parçası haline geldiğini düşünüyorum. Özellikle donanım üretiminin artması ve çeşitliliğinin yaygınlaşması ile buradaki tekeller gittikçe kırılıyor. Maalesef yazılım için aynı şeyi söylemek şu anda mümkün değil. Hem sektörümüzün hem de ülkemizin fark oluşturmak için kodlamada yetenekli iş gücüne olan ihtiyacı çok fazla. Özellikle bugünlerde bile bulmak zorken, yakın gelecekte daha da zor olacağını düşünüyorum. Bildiğiniz üzere temel kodlama teknikleri artık ilkokul seviyesine kadar indirgenmiş durumda. Bu umut verici bir gelişme olmakla birlikte, gelecekte kodlamayı meslek olarak seçecek yetenekli gençleri belirleyecek ve onları yönlendirecek çeşitli programlara dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle yetenekleri tespit edecek ve yönlendirecek sonraki aşamalarda eğitecek kaynakları arttırmamız gerekir.