Yazar

Özkan ÇELİKTEN

 

 

Ocak 2020

 

Yapay Zekâ mı Yapan Zekâ mı?

 

Yapay zekâ, günümüz teknolojisinde neleri yapar neleri yapamaz? Yapay zekâyı yapan da yapay zekâ olabilir mi? Gelecekte bizi bekleyen tehlikeler var mı? Yapay zekâya insan zekâsına göre nereye kadar önem verilmelidir? Gelin soruları birlikte düşünelim…

 

Yapay zekâ dünyada çok büyük gelişmeler gösterdi. Günümüzde o kadar çok farklı alanda uygulamalarını görüyoruz ki. Ama göremediğimiz şey şu: Yapay zekâ duygu çıkaramaz, hayal kuramaz, üretici olamaz. Kurulan modeller her ne kadar insan öngörüsüne sahip olmaya çalışsa da bahsedilen kavramlar sadece insana özgüdür ve yapay zekâ sadece bunlara destek olabilir. Yolu yürüyen insandır, teknoloji sadece daha iyi yolu gösterir, hızlandırır ve yoldaki riskleri azaltır. Örneğin, şiir/şarkı yazmak duygu gerektirir. İyi bir veri modeli ile bir sanatçının tüm bestelerinden hareketle yeni bir beste yapabiliriz (yapıldı da) ama hiç olmayan birine ait bir beste yapamayacağımızı unutmayalım.

Bizim yapay zekâ teknolojilerimiz öğrettiğimiz kadarını bilir, öğretmediğimizi de tahmin eder. Bir konferansta katılımcılardan biri: “Makine öğrenmesi modelinin insan değil bir başka yapay zekâ modeli tarafından kurulması sonucundaki riskler nelerdir?” diye sormuştu.  Cevabım: “Peki ilk modeli kuran kim?” Aslında soruyu açarak şu şekilde sormak gerekir. İnsani yetiler de dahil öğretmediklerimizi kendi kendine öğrenmek ve hedef çıktısını kendi belirlemek için yapay zekâyı oluşturan ve güncelleyen de bir yapay zekâ olursa (literatürde buna “süper zekâ” denilmeye başlanmıştır) insanlığın geleceği nereye gider!

Günümüz yapay zekâ çalışmalarına baktığımızda hiçbirinin yüzde yüz başarıya ve doğruya ulaştığını garanti ettiklerini göremeyiz. Daha önceden de söylediğim üzere her ne kadar matematik disiplinlerini kullanıyor olsak da 1+1=2 demiyor, yapay zekâ da daha iyisini ortaya koyabileceğimizden bahsetmek amaçlı, iki ayrı bilgiden üçüncü bir yeni bilgiye vardığımız 1+1=3 formülünü veriyoruz. Bu eşitlik ne kadar doğruysa yapay zekâ da o kadar doğrudur demiyorum tabi ki.

Bu konuya benim gibi hayatını adayan birçok çalışan ve bilim insanı var. Daha iyi bir gelecek için bu teknolojiler devletler tarafından kesinlikle desteklenmeli. Hatta ülkemizde neden bu kadar önemsiz görülüyor diye, girişimcilerin daha çok desteklenmesi için birçok oluşum büyük gayret sarf ediyor. Burada anlatmak istediğimiz insan faktörü ile yapılmak zorunda olan yapay zekâdan hiçbir zaman bir insanmış gibi beklentiye ve önyargıya girilmemesi gerektiğidir.

Tek bir insanın yapamayacağı ya da birçok insanın belirli sürede gerçekleştiremeyeceği birçok şeyi yapay zekâ teknolojileri ile yapabilmekteyiz, evet! En iyi resim ve posteri tasarlayabilir, doğal dil işleme yaparak insan tonlamasıyla cihazları konuşturabilir, görüntü işleyebilir, istihbarat analizi yapabilir, sürücüsüz araçlar tasarlayabilir, medya analizi yapabilir, erken teşhis ile ilaç geliştirebilir, kariyer planlaması yapılabilir, kalite kontrol ve hata analizi gerçekleştirebilir, risk analizi ile poliçe üretebilir ya da kredi verebilir, işe alım ve performans yönetimi sağlayabilir, sözleşme oluşturabilir, fiyatlandırma yapabilir, web sitesi tasarlayabilir, pazarlama ve satış yapabilir…vb. “Peki işte, yapay zekâ insanın yerine daha nasıl geçecek” dediğinizi duyar gibiyim. Yapay zekâ bunları insanlara yardımcı olmak için, insanlar istediği için ve insanların istediği kadar yapıyor.   Yapay zekânın yüklü olduğu sürekli öğrenen bir robotla birlikte işgücü kavramı ortadan kalkacak ve işsizlik oluşacak korkusu ayrı bir şeydir, hatta Süper Zekâya erişmiş durdurulamaz bir yapay zekânın tehlikelerini öngörememekte var bu korkuların içerisinde. Bunun için bazı yasal ve etik düzenlemelerinde net olarak oluşturulması gerekir gibi konulara farklı bir yazımda değineceğim.

Evrim teorisi üzerine yapılan çalışmaların, yeryüzü yaradılışı ile birlikte farklı türdeki canlıların neslinin bir gün sona ereceği ve sonunda teknolojinin insan yerine geçeceğini anlatıyor olmasına ve izlediğiniz filmlere aldırmayın. Bence yapay zekâ, insandan daha iyi öğrenir ve böylelikle daha iyi bir iş çıkarabilir, zaten beklenende odur. Yapay zekâ, her alanda dünyanın geleceğine damga vuracak yepyeni bir devrimdir. İnsanlık için, insana yardımcı olması için kesinlikle gereklidir. Ancak insanı insan yapan değerlere (hesap verme, dirençlik, sahiplik, hisler, düşünce, ahlak, inanç, saygı, soyut düşünme, sevgi, dostluk, dayanışma, hoşgörü… vb.) hiçbir yapay zekâ teknolojisinin sahip olamayacağı, yani bizi bir gün ele geçiremeyeceği de bir gerçektir. Bunun için çok dikkat edilmesi ve düzenlenmesi gereken bazı hususlar vardır. Hiçbir yapay zekâ algoritması verdiği kararının sorumluluğunu (geliştiren kişi/kurum dahil) alamayacaktır. Nitekim, örnek verecek olursak: Kredi kullanma talebinize ilişkin yapay zekâ ile verilen bir kararda: Model Bayesian ağlar üzerinden kurulduysa incelemek daha kolay olabilmesine karşın karmaşık yapay sinir ağı üzerinden geliştirilen algoritmaya dayanıyorsa, modelin niçin ve neye göre karar vererek size kredi kullandırmadığını anlamak ve anlatmak imkânsız olacaktır.

Sonuç olarak, yapay zekâ teknolojileri konusunda nereye varılırsa varılsın, her şeyin merkezinde insan olmaya devam etmelidir. Dolayısı ile son karar verici ve uygulayıcının insan olduğu hiçbir yapay zekânın insanlığa zarar getirmeyeceği gibi, gelecek teknolojilerin daha hızlı gelişmesine de her zaman büyük katkıda bulunacağı kanısındayım.

Neticede, yapay zekâyı yapan zekâ da insandır!